ve...
insan !.. diyorum kendime kızıp açıp kapıları gölgeme basıp hızla çıkıyorum boz bulanık sularda yüzmeyi adet edinen dilimin hengamelerinden seni sevmek böyle bir şeydi sanırsam biraz deli biraz veli amma velakin okyanus uğultusu taşımak gerekti asılmak için küreklere kek pişirmeği marifet pişmeden yanmayı hüner saymaktı… ve bir mucize nefretin kızıl denizlerinde yeşermek sessizce kan ve kini koparmak saatlerden akrep ve yelkovanı siyah ve beyazı değiş tokuş etmek gecede ve teslimiyet imanın kenarında inancı tazelemek… kendimi unuturken ezoterik düşler yanılgısında mavi parkalı adamın sırtında evrenin sıcaklığını gördüm kördüm yitik kelimeler ertesi ışığa lal sana ay ‘dım kelimelerin göğsü yarılırken zihnime hücum eden kalbimde zenginleşti yegane fikrim… hücrelerimi ateşe verirken dönüyorum kendi etrafımda matematiksel bir oyun bu kaç kez çarpar insan kendine felsefe kitaplarında çapraz ateş altında kalırken ruhum kalın bir kitapta adını buldum üç yanlış bir doğru ne kadar kısa bir yol bu… doğrular yanlışlar enlemler boylamlar aklımı çoğaltıp kalbimi yedi kuşkular… annemi aradım kan ter içinde ıslak bir gecede kek nasıl pişirilir dedim ilaçlarını ihmal etme dedi pehh oysa ben yokuştan aşağı inerken çamura bulaşmış kek kokusunu özlemiştim… (( elçin )) |
Değer kime, neye verilir? Ne ile ölçülür
İşte şiir bunu arıyor, yaşıyor, yaşatıyor...
Hiç bir şeyin anlamı yok, '
sen varsan yanımda' diyor...
Güzeldi