Gözlerimi Yumuyorum, Deryasından Sen Geçip Gidiyorsun
Saat kulesine bakıyorum konak meydanında
Karşıyaka’dan vapur sesleri yükseliyor Deniz üstü martı çığlıklarıyla yankılanıyor Bir çocuk elindeki simitle besliyor martıları Gözlerimi yumuyorum, deryasından sen geçip gidiyorsun Bir kadının saç kırığı kadar değeri yoktu Sokakta yatan kimsesizliğimin, sensizliğimin Sen yokken izmir’in ışıklarını söndürdüm Göğsümü gere gere sustum karşıyaka’ya İskeleden çarşıya yürüdüm kalabalıklar arasından Dilimde akşamdan kalma bir türkü susuyor İnsanların arasında yalnızlığım pasaklı bir çocuk eli Bir yanım kör karanlıklarda kalma bir umud Bir yanım güvertesine kadar batmış bir gemi Gözlerimi yumuyorum, deryasından sen geçip gidiyorsun İnsan eli aradım üşüyen bedenimde Yorgun düşmüş demir yığınıyla dolu üşümelerim Karşıyaka sahil boyu midye tezgahlarıyla donatılmış Kaldırımları yosma yığını afişleriyle süslenmiş Bir vapur geçiyor önümden sirenler içinde Ambulans sesi polis sireni birbirine karışıyor Yoldan gelip geçenler selamsız bakışıyor Hızlı adımlarla ilerliyen bir yağmur damlıyor saçaklardan Bir sağanak başlıyor ışıkları sönmüş göğsümde Gözlerimi yumuyorum, deryasından sen geçip gidiyorsun Eskiden bu şehir karanfil kokardı Evlerin pencereleri sonuna kadar açılırdı Göğsümden koparıp attığım karanfilleri saymazsak Ölüp ölüp dirilttiğim bir şarkı kaldı şimdi dilimde Yakamoz düşence denize, adını haykırıyor martılar Soğuk bir kurşun gibi izmir ellerimde susuyordu Yanağına düşen bir yağmur damlasıyla Deniz üstünde güneş batmaya hazırlanıyordu Toplanan tezgahlardan kalan artıklar gibi Gözlerimi yumuyorum, deryasından sen geçip gidiyorsun İbrahim DALKILIÇ 18/04/2014 03:30 izmir |
Selam ve saygımla.