ADI YOK YALNIZLIĞIN:
/ Üzerine çığ düşmüş bir köy gibi devleti yok yalnızlığın.. Acının yurdu yok! /
I Şairini kaybetmiş bir şiirdim yalnız / yapayalnız! yüreğimde sen ve bir önce ki geceye kilitlediğim yalnızlığım kipriklerimin ucuna astığım suçüstü hüzünlerim ayrılığın kapısı önüne bıraktığım düşlerim... Hüzün alabildiğine keyiftir yüreğimin türkülerinde yalnızlık sancısıdır çoğu kez- düğümünü çözemediğim iç çekişler! II Ve kar yağar İstanbul’a... soba zehirlenmesinden bir aile yok olur sokak çocukları donar kamyon çarpar bir travestiye bir gazeteci bıçaklanır bir şair intihar eder akıllarda birçok soru ve şiir bırakarak... Kar yağar İstanbul’a Diyarbakırlı yenik bir göçebe, çocuklarıyla ve sıtmalı umutlarıyla dalıp gitmiş yoksulluğun duldasında. emeği gasp edilen işçiler kurtlanmış düşleriyle gökyüzüne b/akmaktalar... Kar yağar İstanbul’a bir işçi düşlerini döver ’kızını dövmeyen bir ana dizlerini...’ kuytulukta bir mülteci ağlar kendini kanatarak! fahişeler feleğe küfrederek karışırlar kentin hoyrat karanlığına bende, ’faili meçhul bir cinayet olurum!..’ ’Bulun benim katilimi..’ ’bulun benim katilimi!..’ III Bir sen kalıyorsun içimde, onca tufandan sonra dönmeyi bu denli unutan sen... bense unutmak istiyorum; yasa dışı bir aşkın kimliğini kendini rendeleyen bir şairin şiirini... Yolunu yitirmiş insanlar gibidir çünkü anlamını yitirmiş sözcükler... IV Ve ’hayat devam ediyor’ kanamaya - kanatmaya.. sen bu aşkın yalanısın ve kederli ömrümün alın yazısı... Sana baksam gözlerinde bir aşk enkazı; kime baksam, hızlı voltalarda, intiharını cebinde taşımakta kimi görsem, kıyametini yüzünde.. kime baksam, kendi sularını kirleten nehir.. kimi dinlesem acıklı bir öyküsü, riski az sevmelerde. herkes biriken köleliğinde ve ortak cinnetlerde... /Aşklarına yalan sızmış insanların yalnızlıklarına ihanet! defolu ilişkilerini tutunmak sandılar sonrasını ben bilirim.../ Adı yok yalnızlığın; dili yok dini yok yasası vergisi yok /Herkesin birbirinin çarmıhı olduğu bir dünyada- herkes biraz yalnızlıktır!../ V Soygun düzeninde çarkını döndüren- silaha ve paraya sahip emperyalist güçler özgürlüğümüzü zincire vurmuşken bu yasak akşamlarda sevişelim sevgilim... Önce cinnet geçiren şiirlerim çırpınsın düşlerinde sonra el değmemiş- dil uzatılması günah yalnızlığa mahçup olup- bu kuduz gecelerde dünyaya gelmiş olmakla suçlanalım. VI Pimi çekilirken şehvetin utangaç öpüşmelerime kir birikti; yine ıskaladım mutluluğu... Artık her eylem de bir pankartım, her pankart da bir slogan! (’Bir sarsılmanın içinizi ısıtan resmiyim ben ne perde kapandı, ne de ayakta alkışlayanlar oldu selamladım yinede yerlere kadar eğilerek...’) N’olur; bana geri verin şiirlerimi düşlerimi gülüşlerimi... Adı yok yalnızlığın dili yok dini yok yasası vergisi yok!.. Yalnızlıktan başka dostu yok yalnızlığın! (Birdal ERDOĞMUŞ-İSTANBUL - 2006) |