içinde ay ışığı saklı kadınaelif ilmekli beni beklediysen mavi sulara boyalı gökte suretine gri bulutlarla merhaba sevgili avucumun kentinde daha çocuklar büyüyor sokak ışıklarının gölgesinde berduş şarkılar mırıldanıyor rüzgar nedensiz öylesine acı bir lezzet gece ve ayak sesleri karanlığın dalgın duvar diplerine dağılıyor özümseme diyebildiğim başımın seherinden yüreğimin kırsalına düşen saçlarının dalgalı deniz siyahlığı gözlerinin yıldız doğurması ellerinin kalp benzetmesi vaktimin düşkün ışıması dağ büyütüyorum eteklerine terinden topladığım kardelenleri hiç hesapsızca dağılacağı güne zapt ediyorum dağ özlüyorum daha hiç dokunmadığım teninin yol şeritlerine ve soluma düşen yolculuk yeşili ve sağıma renk toprak kokusu seni anlatıyorum dağ hayali direnç sayıklaması düşlere arındım aşkına gelene kadar kirlendiğim zamandan küstüğüm umutları seviyorum kedi seslerinde bas bas bağıran bir şarkının ortasından geçen notalar yağmurunu keşfediyorum arındım kendimde var ettiğim yalnızlıktan elimi yüzümü yıkadığım gülümseyişin ıhlamur ağacının gölgesinde nasılda aklandı uğruna düşler buğulanınca hayatın penceresinde ahşap bir bağışlanma oldu kirpik tuzların ve kırmızı akıyor nisan gün ağarması cümleler baharın tam ortasında açık hava tiyatrosu ve uçuşan kelebeklerin ömrüne değen güzelliği aşk rüyama saklan düşlerimin sıcak yatağında uzan beklendiğinden önce vuslatın arkası birdenbire koşan bir atın sırrında elif yırtılırsa eğilmiş dalların erik çoğalmasında patlar gökyüzünün kara mintanı ortadan ayrılır sevda hazırlığı daha çok özlediğim daha fazla çığlık estiğim bir vakte usulca serilir liman eskiliği ve uygun bir kentin çarpışma noktasında kitabın rakamsız sayfasından takvimden koparılıp ince bir kavuşma olarak koyulduğu yerden düşer saatin bir buçuğu sesine taradığım en yumuşak kelimeleri ağzımın mevsiminden dilinin uçurumuna yolculadım yavaşça doğrul kayıp kentin ruj lekesinde birazdan aşkın üzerine göçen yağmur tarlalarıyla geleceğim ütopya duruşlu sevdanın kainatında karşıla beni...! elife yüzyıllık kaçaklıkla... |
eteklerine terinden topladığım kardelenleri
hiç hesapsızca dağılacağı güne zapt ediyorum
dağ özlüyorum
daha hiç dokunmadığım teninin yol şeritlerine
ve soluma düşen yolculuk yeşili
ve sağıma renk toprak kokusu
seni anlatıyorum
dağ hayali direnç sayıklaması düşlere
arındım
aşkına gelene kadar kirlendiğim zamandan
küstüğüm umutları seviyorum kedi seslerinde
bas bas bağıran bir şarkının
ortasından geçen notalar yağmurunu keşfediyorum
Sevgili üstad,can üstad...İçinde ay ışığı saklı kadına,bu başlık bile bir kadının yüreğinin aşka doymasına yeter...Ben aşk-ı can babamdan öğrendim,anneme aşkı-nı görmek,çocuk ruhumu mutlu kılardı...Çocuklukta başlayan romantik bir aşkın ilk çocuğuyum,bu yüzdendir genlerimde romantizim var...5 yaşındayken bir gece yatağınızdan kalkarsınız ama kimse yoktur,dışardan gelen sese yöneltir minik ayaklarınız sizi...Yaz gecelerinin huzur veren esintisinde ay'ın zayıf ışığında, karşılıklı oturmuş birbirlerinin gözlerinin içine bakan bir kadın ve bir adam görmek muhteşem bir duygu üstad...30 unuzu geçtiğinizde tanju okan'ın sesini neden bu kadar çok sevdiğinizi sorgulayamazsınız bile, o gecenin minicik bir kasetçalardan yayılan fon müziği kazınmıştır bilinçaltınızın en "aşk" köşesine....Yüreğimde atar hala o güzel aşk ve annemin gözlerinde,kaybettiğim can babamın aşkı sıcacıktır hala... Her sabah uyandığımız da babam anneciğimin gözlerine bakar ve bu sabahta elimi yüzümü gülüşünle yıkadım derdi...Ne mutlu bana ki,şiirlerinizde doyumsuz bir keyife dalıp dalıp gidiyorum...Nasıl bişeydir. sesine taradığım en yumuşak kelimeleri ,ağzın mevsiminden,dilinin uçurumuna yolculaman...Bu nasıl bir imgedir..?? Ve ,birazdan aşkın üzerine göçen yağmur tarlalarıyla gelmek...ütopya duruşlu
sevdanın kainatında karşıla beni demek...!sevmek, sahiplenmenin en güzel biçimidir herhalde,işte bana bunu yaşattınız...
Bir kadın için ,sevdiğinin yüreğine doğmak,rüzgarlara teslim olmak, kocaman mavilikteki okyanuslar üzre uyumak koynunda ,yalancı maviliğinde gökyüzünün...sevildiğin yürekte uyanmak ,çobanların agnostik kaval ezgileriyle ne güzeldir...sevgiye kanmak, cennete çıkan revize asansörleri saklanmak, solipsist gökkuşaklarının altından geçmek gibi...Aşkı kanmak bulut olmak gibi birşey,toprağın anaç çoraklığında yalın ayak, aritmik tempolar eşliğinde dansıyan çingenelerin sevincini yaşamak...Sevgiye doymak,eşsiz kar tanleri taşıma sorumluluğundan uzak, serseri, başıbozuk özgürce o o tutkuya doymak....Size ne desemde,nasıl ayrılsam bu güzel şiirden bilmiyorum...Sadece yeniden yeniden uğramak için fırsatlar kollayıp ruhumu doyuruyorum...Yüreğiniz dert çekmesin...Hep diyorum ya üstad,iyi ki tanımışım bu yiğit yüreği ve iyiki varsınız...Saygım size sonsuz bilesiniz....Barış içinde iyilikle kalın...................... peri
Hüzünlü peri tarafından 4/20/2014 3:52:17 PM zamanında düzenlenmiştir.