İLLEGAL AYNALARDA YASAL YÜZÜN:
/’Ben bir silahım;
ama hiçbir silah yaralamaz insanı, başka bir insan olmadan...’/ * İçinizin en derinlerinde soluk alan ve ’durmadan kendini hatırlatmayı başarabilen’ birileri vardır hayatlarınızda.. / En çokta, o soluksuz kalmasın diyedir nefes alışlarınız... / O boğulmasın diyedir... Soluğunuz, sıcaklığını yitirmesin diyedir sesinizin üşümüşlüğü... O, üşümesin diyedir, ellerinizi hohlayarak bile ısıtmadığınız.. * Her hangi bir hayatın rutubetli serseriliğinde en kötü ihtimalsin.. şu başkaldıran gecelerde uçurum kıyısı belleğin ölçülü aşklarda buğulanan ölçüsüz yüreğin ihaneti yasallaştıran yargının kaygan zemininde trajik yenilgilerin! Ayakların altında engebeli yollar; sadakati noksan dostluklarda şiirlere yerleştirdiğin pişmanlıkların! kalleş çelmelerde tökezleyen adımların karşılıksız sevgin ve ceplerinde taciz edilen şiirlerin ağrılarına morfin, pürüzsüz heyecanların ve paradoks hayallerin nereye gitsen sıyrılamadığın yolüstü hüzünlerin, içini en çok acıtan... Ve kendini unutan paslı kalabalıklara direnen yalnızlığın... Kimi sevdiysen ’uçsuz bucaksız bir kumaşa işlenir gibi...’ kim sevdiyse seni, bir hırsız gibi... yıllar var ki çürümeye yüz tutmuş emanet umutların ve iç çekişlerin... Yeni bir parantez aç hoyrat sevişmelere bir kere daha burkulsun kalbin; Bir kere daha ve... bir kere daha... Dokunaklı bir şiirin içeriğine uygun acılarda.. sevinmeyi unuttun, silahlara kılıf sevmelerin içinde... Her yerde açık artırmaya çıkarılmış bir aşk izdihamı... herkes yeni bir aşk telaşı içindeyken, sen dondurucu ayrılıkların üşüten tedirginliğinde Sen iyisi mi üzerine yaralarını almayı unutma, üşümeyesin sana uzak bir hayatın soğukluğunda.. Yurdun olmadı senin; hiç bir zaman da olmayacak.. ne çıkar linç kültüründe demokratik hakların kim umursar, illegal aynalarda yasal yüzünü Sen iyisi mi bir süre denize girme acıtmasın yaralarını deniz suyu... Sen öyle tutkunken kendine, öyle bütünken, paramparça aynalarda sen, ’seni vur... seni bekleme, seni tarihsiz kıl’ şiirler öcünü alsın senden /sen, seni vur!.. * Sonra acılara alışmak duygusuyla, kentin kalabalık kederlerine karış yalnızlığın en az bir fahişenin ki kadar, şeffaf ve ürkünç! Şimdi kalk ve yürü tutuk adımlarla yeni acılara... çünkü, sen bir itirazsın yoksulluklara, mutsuzluklara... Hem, kim cesaret eder ki senin kadar, teni mayınlanmış bir hayatta yürümeye... (Birdal ERDOĞMUŞ / DİYARBAKIR / 2008) |