GÜLÜŞÜNE EKLENEN ÖMÜR
Ömrüm…
Bir fahişenin rujunun altına gizlediği hayat gibiydi, Sabah öpüşüyor, Akşam yıkanıyordu her şey, Sabah soyunuyor, Akşam giyiniyordu acılar, Ederi vardı muhakkak her hangi bir semt pazarı vitrininde, S/ilahsız çıkıyordu sokaklara, Geceyi dönüyordu, Dümdüz gidiyordu, ana avrat, Sonra… Sonra sana çıkıyor tüm yollar, Yollar üstüme yürüyor, Ben altında devriliyordum. Yüzükoyun. Dişlerim param parça, Gülüşüm düşüyor bir rögar kapağına, Gülüşüm kayboluyor, Gülüşüm ölü bulunuyor bir elma ağacının altında, Kütüğümden d/üşüyor her şey, Tek tek, Gözlerini bulmuşlar üzerimde, Teşhise yarar. Gözlerine yazdırıyorum kendimi, Gözlerin kasım, Gözlerin eylül, Gözlerin bütün netameli aylar kadar sadakatli, Gülüşümü izliyorum içinde, Diğer acıları bertaraf ederek. Ellerinle kapatıyordun ağzımı, Kimse görmesin diyerek, Polis telsizleri bizi anons ediyordu, Seni bende beni sende arıyordular, Ben sende sen bende kayboluyordun, İkimizi aynı yatakta b/asıyordular, Ölüyorduk… Seninle ölmek bile güzeldi… Gülüşünün vesayetinde. Nöbetçi_Piyanist Kelimelere daha çok hükmedebilseydim yani bir Tanrı gibi, bir efendi gibi, gerekçesiz olarak hükmederdim tüm harflere, gidin... tek tek basamak olun Gönül yoluna üstünüze basa basa bana gelsin, derdim. |