FARZ-I MUHAL
Teşbihte hata olmaz,
derler ya! Hani canım, misal bu ya! Terazinin kefesini oynaklaştırırken, kiralık vicdanlar; nedense devamlı, adalet bu muydu? diye şöyle bir sarsılıp, her nasılsa bir şekilde hep geç kalsan iki nefes arası yaşamaya... İnce hesapların, kayıp ve kalın kitabından en sorulmadık soruların, çoğunca bulamayacağın cevaplarını ararken, hep erken alınsa elinden kağıtların bu tuhaf sınavda... Son zil çalıpta çıkıp giderken, gitmelerin vazgeçilmez aksesuarı ceketin bile seni tanımasa... Kendine yabancı gurbetken dünya, yüzüne bakmayan aynaların aksi, mahcup gülümseyişler gibi ruhunda kaybolsa... Ne yapardın için acıdığında? diye soracağım geliyor bazen... Fakat, ama, lakin, vazgeçiyorum. Olamaz böyle bir soru, olmaz ki; SEN, akılalmaz bir kaderin mahkumu değil, kaderin, akıllara sığmaz Hakimisin. Öyle değil mi ALLAH’’IM? |