Yolculuk
Kentsel dönüşümü bekleyen gecekondu sessizliği bürünüyor dilime…
Ayrılıkları oturtmuşlar kucağına tren garının. ’Emin misin gideceğine?’ dercesine ağır ağır ilerliyor tren Bulutlarla kucaklaşan duman eşliğinde. Sanki gidenler hiç dönmeyecekmiş gibi endişeli adımlarla ilerliyor Sanki bekleyenlerin gözyaşları hiç dinmeyecekmiş gibi asılıyor hıçkırıklar duvarlara, Soğuktan donmak üzere olan saatin tam kenarına... … Dağların eteklerine irili ufaklı gevenleri takmışlar nazar boncuğu niteliğinde… Hoş geldin edasıyla karşılıyor Fırat Rehberlik edercesine dörtnala önden gidiyor Kabarcık desenli parlak gelinliği ile gözleri kamaştırıyor Türküler çağrışıyor hatırlarda Ve Fırat Ana çığlığı oluyor yüreği elinde Sevda oluyor yağız bir delikanlı gönlünde Akıl almaz güzelliğiyle amansız bir seri katil oluyor … Yüzümü okşuyor garın yorgun nefesi nasihat edercesine... Avuçlarımda biriktirdiğim umutları gökyüzüne serpsem Sona erer mi beklemenin sancısı? |