2268 II: Altın sarısı kum
Her yanımızın kırıldığı bir akşamdı
Oraya buraya vurula vurula yıpranmıştı bedenlerimiz Aynaya baktıktan hemen sonra içeri kaçıp gözyaşı biriktirdim mendilime Birileri mi haksızdı ”Niye hep biz” leri yaşatan? Bilinçaltımız mıydı en derinden kanatan? Korkuyordum Korkuyordun Korkuyordu Her düşen eninde sonunda nasıl ayağa kalkmak zorundaysa ben de öyle kalktım Sen kalkmadın, ben kaldırdım seni minik ellerin soğuktu sanki olsun Darmadağılan paramparçalarımızı topladım Sessizliğin sesini avaz avaz kim açmışsa kapattım Bilirsin sevmem, havalandırmadan gelen uğultunun inlemesini Sımsıkı sarıldım Sarıldık Duvarın oynak tuğlasının ardında siyah bir kutu vardı Tozunu aldık, açtık kapağını Eskileri karıştırırken içinde plastik bir şişe bulduk Seninle, bir elin bir elimde Nereye sığsak şimdi biz bu sevinçle? Şişeyi aldın Gözlerinde pırıltı yüzünde kocaman bir gülümseyişle Ben şişeye bakıyorum sense içindekine Kardeşinde yanaştı yaramazca Bilirsin herşeye meraklı kahramanca Gözlerimiz patlarcasına ”Sihirli olmalı!” dedik hep bir ağızdan! Tane tane döktüm altın sarısı ince ipek kumu avuçlarınızın en içerisine Bu kum ki ta Cojibar’dan Hemingway’in yaşadığı topraklardan yoldaş Tamara nın her dile destan Che Guevara’yla kurtardığı o uzak adadan Bu kum güçlendirir, direndirir Ölümle pençeleştirir Her kazaya karşı korur Kazandırır, yükseltir Hem ben yerinide biliyorum Gider buluruz tekrardan Hemen bir hazine haritası çizdik Yolunu yordamını belirledik Bulmalıydık o kızıl gemiyi Ne kadar istiyorduk okyanusları geçmeyi Ama ilk önce iyileşmeli Büyümeli Büyütmeli Durmayan yağmuru dindirtmeli Bir bulabilsek el fenerini Bizim için şimdilik yeterli |
plastik bir şişe bulduk.
Seninle, bir elin bir elimde.
Nereye sığsak şimdi biz bu sevinçle?
Şişeyi aldın.
Gözlerinde pırıltı,
yüzünde kocaman bir gülümseyişle.
Seçkiyyi hak eden güzel dizelerinizi kutlarım.