Matmazel Meryem'e
savaş enkazı bir ayrılık damlıyor öfkeme/
henüz otuzlu yaşlardayım, şakağıma dokunuyor sadece kulağından sevişen bir fahişe yağmur arnavut kaldırımları cilalıyor’ kahramanlaşıyor bir "ülkücü" öldürüldüğünde /cigara sarıyorum madam maria aşkına sosyete varoşlarında şarap tüketiyor bela üreten "seçilmiş" ahmaklar ’gözlerimden üşüyorum bu gece’ biraz daha susarsam belli’ki vuracaklar’ barbaros bulvarında marianın küçük kızı’ matmazel meryem ayaz’a batırıp çıkarıyor başını yirmi küsür yaşında/kızıl küt saçlarını el işi beyaz beresine sıkıştırmış’cesedime "aşk" çiziyor o uzun ve görkemli bacakları olabildiğince koşmalıyım şimdi köşe başlarında "felaket panzerleri"/ matmazel meryem "dövmesini" temizliyor ’yudumlarken ingiliz kahvesini/ dinle beni’ kendimce düşmanlar yarattım/ her biri ayrı yaşlarda bir yığın Kadın/ matmazel meryemin cazibesinden "sudan bir sebeple" ayrıldım/ beni yenemez artık erotik bedenler ’aşk iki bacağın arasındaki sinsi bir şehvet ’ve ben hep kendi yazdığım masallara aldandım bir sokak çocuğu yaklaşıyor ’zaman kaybetmişliğime’/ elindeki tinerle ateşime yaklaştığını biri ona anlatmalı/ patlayabilirim her hangi bir "el değdiğinde"/ matmazel soylu kıçını kıvırarak abdestini bozuyor gecenin/ ben "gözlerimi" rakıyla yaratan bir alkol tanrısına adanırken /neydi ey bilimsel baş ağrım’seni tetikleyen sebebi matmazelin "kurşun" sözleri var soğuk namlusunda hazır bekleyen bu şehrin/ ben’senatoryum durağında uyuyacağım şimdi/ kabul et beni evsizlerin "cehennemine" ey şeytan/ "teslim" alınamayan küfürlerimle geldim sana /matmazel meryem kaldırımları fethediyor melekleri azdıran ihtişamıyla/ ben" dövüşürken" kazandım kendimi/ şimdi kaybedemem bir fahişenin kahkasıyla/ Gökhan Gök |