O Gece
Sahi rengi neydi o gecenin, her zamankinden farklı
Seni tanıdığım ilk günkü gibi parlak mı? Yıldızlar yoktu, sen de yoktun, rüzgârın uğultusu da… Her şey garip Yüreğimde ki yerini bilemediğin gibi İşte o gece bir başka kinle çarptı yüreğim… Sende bir gariplik vardı o gece benden gizlediğin Ve ben hep nefret ettim, Beni bırakıp gittiğin, bir şeyler gizlediğin o geceden Anlattım şiirlerimde, nefret ettiğim o lanet olası geceyi… Sanki kollarım bacaklarım ray olmuş geceye O gece de hüzün yüklü tren. Üzerimden ezip geçti varlığıma hiç aldırmadan. Vagonlara sığdıramadım yaralı yüreğimi Yok olan yıldızlar da kaydı, benim hayatım gibi o gece… Umudum yok artık gelecekten ve senden Namluya sürdüm, senden geriye ne kaldıysa mermi niyetine Tetiği çekmeden önce, sana bu satırları yazarken Radyoda sevda türküleri dinliyorum, Gelmişine geçmişine sövmek geliyor içimden, Hasret, arzu dolu o karanlık lanet olası geceye. Hani yeminler, nerede kaldı sevgiler, sen kiminleydin o gece? O gece de her gece gibiydi onun için Sevdiğini bir türlü söyleyemeyen riyakâr âşık Tadını çıkarıyordu başka bedende aşkın Ne suçu vardı, onu bitimsiz bir aşkla seven adamın? O gece başka bir geceydi kadınını seven adam için Mevsimsiz açan gülü, bahar sanıp dalından koparmış, Dikeni olacağını, içini kanatacağını hesaba hiç katmamış Hazanda ilkbahar sanarak, dört elle sarılmış Oysa ne kadar aldanmış, hiç farkında olmamış Ötenazi isteyen hastalar misali Kurtuluşu, tavana bağladığı urganda aramış… Kelebeğin ömrü kadar da olamamış Adamın delice sevdasının ömrü… Sahi… Lanet olası gece söyler misin, ne renksin sen? Ne renk? Karanlığını, kirli yüzünü gizleyen bir sır var sende… Gecenin gizemli karanlığı yerini, Şafağın kızıl matem havasındaki sessizliğine bırakırken, Adam, takmıştı tavandaki urgana boynunu… //Güneş her sabah, gecenin ardından kızıl matemle doğar// Mustafa KARAAHMETOĞLU 28.09.2013 |
Sahi rengi neydi o gecenin, her zamankinden farklı
Seni tanıdığım ilk günkü gibi parlak mı?
Yıldızlar yoktu, sen de yoktun, rüzgârın uğultusu da…
Her şey garip
Yüreğimde ki yerini bilemediğin gibi
İşte o gece bir başka kinle çarptı yüreğim…
Sende bir gariplik vardı o gece benden gizlediğin
Ve ben hep nefret ettim,
Beni bırakıp gittiğin, bir şeyler gizlediğin o geceden
Anlattım şiirlerimde, nefret ettiğim o lanet olası geceyi…
Sanki kollarım bacaklarım ray olmuş geceye
O gece de hüzün yüklü tren.
Üzerimden ezip geçti varlığıma hiç aldırmadan.
Vagonlara sığdıramadım yaralı yüreğimi
Yok olan yıldızlar da kaydı, benim hayatım gibi o gece…
Umudum yok artık gelecekten ve senden
Namluya sürdüm, senden geriye ne kaldıysa mermi niyetine
Tetiği çekmeden önce, sana bu satırları yazarken
Radyoda sevda türküleri dinliyorum,
Gelmişine geçmişine sövmek geliyor içimden,
Hasret, arzu dolu o karanlık lanet olası geceye.
Hani yeminler, nerede kaldı sevgiler, sen kiminleydin o gece?
O gece de her gece gibiydi onun için
Sevdiğini bir türlü söyleyemeyen riyakâr âşık
Tadını çıkarıyordu başka bedende aşkın
Ne suçu vardı, onu bitimsiz bir aşkla seven adamın?
O gece başka bir geceydi kadınını seven adam için
Mevsimsiz açan gülü, bahar sanıp dalından koparmış,
Dikeni olacağını, içini kanatacağını hesaba hiç katmamış
Hazanda ilkbahar sanarak, dört elle sarılmış
Oysa ne kadar aldanmış, hiç farkında olmamış
Ötenazi isteyen hastalar misali
Kurtuluşu, tavana bağladığı urganda aramış…
Kelebeğin ömrü kadar da olamamış
Adamın delice sevdasının ömrü…
Sahi… Lanet olası gece söyler misin, ne renksin sen?
Ne renk?
Karanlığını, kirli yüzünü gizleyen bir sır var sende…
Gecenin gizemli karanlığı yerini,
Şafağın kızıl matem havasındaki sessizliğine bırakırken,
Adam, takmıştı tavandaki urgana boynunu…
//Güneş her sabah, gecenin ardından kızıl matemle doğar//
Sitem vardı anlatımda haz aldım okurken,
Yüreğine kalemine sağlık üstadım
Kalemin susmasın
________________________________Saygılar