ÖLÜME ÇIRPINACAĞIM GÜN
yıllarca içimde demleyip
sakladıklarıma şimdi yabancıyım, başka yataklarda döllenip rengi değişen ağır kokulu yolculara benzemişim artık. kırık dökük sevgilerime bile esneyecek gücü göremiyorum onlardan. o bir zamanlar küçük bir dozundan bile fırtınalar koparıp nemalandığım heyecanlardan çok uzağım. neden devrildi hangi hataya meyil verdim ki; ruhumda kurduğum bütün minareler yıkıldı bir bir. kimin öğüdüne takıldı aklımın hücresi anahtarlarını kaybedip. ruhumda dönüşüme uğrayan hangi köklerden habersizim ağzımda şişmeye başlayan küfürlere kırmızı şişeler hediye edip, kokuşmuş iftiralar emanet etmek istemiyorum. şimdi yüzüme baksanız, suratı sirke satan acayip bir gölgeyim varlığı yalnızlığa bölüşülen. bazen soruyorum kendime karanlık şehirlerin meydanlarında gezinen onca sirk maymunları varken neden ben Tanrım ; kanla kemikle ve etle örülmüş bu bedenin zamandan aldığı koparmaya çalıştığı sermaye ne ki; kader zaten süpürmemiş mi bütün kötülükleri bedeli ödenmeyecek mi aldığım her nefesin karşılığı o zaman neden içimde ki sırlara şimdi ölesiye yabancıyım ve neden hala direniyorum ki bu anlamsız dünyanın yalancı tüccarlığına, bu benim oyunum; aklımın yokuşlarında beslediğim kara rüzgarların bıraktığı kirli gün batımları bırak benim dudaklarımın arasında çözülsün. ölüme çırpınacağım gün acı gözlerimin mezesi olsun iyi olmaktan bana kanat çırpacak beyaz kanatlı kuşlar nasılsa müjdelenmiyor. AĞLAYAN NİSAN |
kara rüzgarların
bıraktığı kirli gün batımları
bırak benim dudaklarımın
arasında çözülsün.
ölüme çırpınacağım gün
acı gözlerimin mezesi olsun
iyi olmaktan bana
kanat çırpacak beyaz kanatlı kuşlar
nasılsa müjdelenmiyor.
anlatım güzeldi gönül sesinizi
saygımlasınız