Sonsuz yaşam sırrını sol elinde taşıyanım;
Yılan soyum lanetidir tüm zehirlere bağışıklığım…

Yaşadığım derin delikler zifirisindeki o ilk gezimizi hatırla
Kuşandığım zırhı soyuyorken maharetli ellerin
Sol mememe musallat sarı bir engereğin zehrini
Nasıl da sağmıştım dudaklarımla


Ve sen
Yalvaran gözlerle bakmıştın aslında lanetim kaynaklı bu cürete!

Bedenimde nötrlenecek zehrin soğuk terleri
Ganj’ın bulanık kolları gibi sarmalıyorken günahkar cismimi
-Çoktan affettim
-Bu yüzden çek sen de onun ruhundan *kıskanç nefesini… Lütfen Tanrım!
Yakarışları onursuzluğunda
İhanet etmiştin o En Kutsalına

Ve ben
İşte tam da o an anlamıştım
Sonsuzluk kapısı anahtarının
Sol elindeki o *küçücük orta parmak olabileceğini
Alçakça!

.
.
.


Tadın damağımda kalıcı dövme sanki
Başka
Hiçbir tadı alamıyor olma sebeblidir sen kaynaklı duyu intiharlarım
Dilimse
Algısını yitirmiş bir yılan cisminde görsel bir objedir artık sadece

Yalan şarkılar eşliğinde sahte orgazmlar yaşıyorum
Ki
Anlayamıyor zaten hiç kimse gözyaşlarım olduğunu
Islaklığımdaki tek sebebinin
Ustaca gizleyebildiğim mahremimde ise
Seraplara dahi hasrettir
Milyarlarca kum tanesi!

Ve
Aslında
Vandalıdır
Yardım beklediğin o Tanrı
Ömrüm boyu simyaladığım tüm aşkların
Dahi
Tek sebebidir
Her günaha anlamsızca bir renk verebilme çabalarının

Çıplak bedeninde geziniyorken oysa dudaklarım
Nasıl da anlamsızdı tüm renkleri gökkuşağının
Şeffafın utanmaz dilinden pornografik şiirler dinlerken
Tüm gece çekincesiz
Özgürlük pompalardı koşuşturmalarımızdaki nefessizliğimize
Çıplak ayaklarımızı parçalayan isyankar Sodom Kayalıkları

İşte
Bu yüzden
Tek temennimdir ki;
Şerrinde Büyük Kıyametin
Ruhlarımızı sevgiyle kucaklasın cehennem iblisleri!

(Yıldıray Kızıltan)