İffet-Siz-Misiniz...Bozulabilir şeylerin adı koyulmamalı insanlara... Ama ben halen görebiliyorum seni! Al beni... Uzaklarında aç bir bir düğmelerini gömleğimin Kemer tokama iliştirdiğim ismin b*Aş harfi midir gözlerindeki o şaşkınlığın sebebi? Ki Yarısı batık bir gemi haylidir bekliyor sintinesindeki kirli suyun boşaltılmasını Liman mı kaldı sanki girilmedik, ondan değildir merakım... Heyecanınadır titreyen ellerindeki! Söylesene; Hiç mi yoktu sahi aklında sevişmek? Çözmeye başladığında düğmelerimi Çil yavrusu gibi kaçışıyorlardı oysa dört bir yanıma,ıslak öpüşlerin... Avuç içlerimde başaklanıyorken göğüs uçların ...! Boşver Ürkütmeyelim şu kuşları kanatlanmasınlar Gün titrek Üşüyorken de balkonundaki börtü böcek Salya sümük nefessizliklere gark olmasın yeniden burun deliklerimizdeki tıknefes su damlacıkları.... Adı koyulmamalı insanlara bozulabilir şeylerin... Gün yüzüne hasret yerlerim nicedir nadasındayken kadınlığının Bedenimde turluyordu ateş karıncaları Kışa hazırlıkları mıydı ki mahremimde dişleyedurdukları sen özlemlerim? Ki Çekilirken bedenimden yavaş yavaş can suyum, inatçı bir keçi yalıyordu tenimdeki tuzu Alnımdaki yara izine siniyordu o anlarda gamzelerin Yanıyordu gözlerim... Boşalıyordu dizlerim... Ellerimse telaşındaydı *bi gayret, güzel yüzünü kendimden geçişlere sabitleyebilmenin... İnsanlara bozulabilir şeylerin adı koyulmamalı... Tam ortasındayım bir karanfil tarlasının Gömüversem şimdi toprağa ellerimi, ölür mü kahrından mavi gökyüzü? Tüm gece askılarlar mı beyaz çarşaflarını sur içi kaçamaklarım? Doldurur mu *doru rüzgar, sırtıma çektiğim korsan yelkenini? Tek tas su döker mi ihanetlerim, her mucize tekrarımda sana gelişlerimin ardından? Uzağında göveren o tepecikler, kalçalarına nispetidir tenhaların Lav damlayan bir kum saati var ki haylidir sırtımda, kumundaki sıcağınadır isyanları Çatal dilimde brutal hüzzam... En sert yerlerimde alev alev pamuk tarlaları... Taşkın sularınla erimeye gönüllü, tuz gölümdeki *tüm tuzlarım... Ey cennet; varsan duy sesimi ne olur! O kutsal günahına inat cehennemin; Tek yastıkta kocat *üçümüzü bir ömür... (Yıldıray Kızıltan) |
Gömüversem şimdi toprağa ellerimi,
ölür mü kahrından mavi gökyüzü? “
Şiirin omurgası burası
Oldukça duru ve güzelliği işaret ediyor
Şiirde karanfil geçişleri çok hoşuma gidiyor
Saygılarım ile.