Tularemia...Seni her düşlediğimde bir şeyler parçalanıyor ruhumda Masamın üzerindeki kum saati de dahil duruyor zaman tüm mekanik göstergelerde Dahi Buzlanıyor ekranları dijitallerin İşte o anlarda yazık bana! Sonsuza kadar kaybolmuşluk hissiyle derinlerindeyim işte yeniden deli divane Ve O kadar korkutucu ki bu bilinmezlik Boynum ve belimdeki bu dayanılmaz baskı! ... Bu baskının sen misin sebebi? Göğsümde hissediyorken atışlarını kalbinin Rüzgarı mıdır diken diken eden tüylerimi Tenime teğet geçen bir giyotinin? *Optik yanılsama değilse bu, dudakların mıdır gerçekten coğrafyandaki nemi kirpiklerime taşıyan? Say say bitiremediğim çillerinde seraplanıyorken her seferinde kadınlığına hasretim; Bir "evet" inle dökülürüm yollarına Ebrehe kervanlarıyla Alevden daha karanlık (ki yanlış anlaşılmasın karanlıktır alevi var eden) Ve Buzul koyaklardan da soğuk o kalbini açarak al içine beni Kır dudaklarındaki mahrem mührü... "Ne yaptın sen!" *mırıldanmalarına kulak asmadan asla Aç *üst iki düğmesini daha gömleğinin... Kıskançlıklarındandır o *mırıldanmaları *memeleri çirkin olanların İsyanları her birinin zalimliğine yerçekiminin Sevdam boyutundaysa gizemli Nemrut’ken *memelerinden biri Ağrı’dır bir diheri müphem sevdalara zirve, yerçekimsiz ortamlara nirvana ikili... (Yıldıray Kızıltan) Tularemia= Hayvanlardan insana geçen ateşli bir hastalık... |
Dar ağaçlarında ki cadılık unvaninla
Ey Hat
Yakın önce beni ve kenilerini ifşa edenleri
Dünyadan kurtulayim
Ayak bilegimde çocuklar namazı salıyor
Göğün taşı üstümde
Asilin çocuklar
İman Cübbeli sakallı sahte müritleri
Ezanlari kim doğradı sofra mezarlarının içi boşluk
Yakacaklar hepimizi 👁️🐲