KARGA İLE MARTI
Kanadı kırıktı ama yine de burnundan kıl aldırmıyordu.
Kovmuştu etrafından nice yaşlıyı, kartı. Bekliyordu karizmatik bir şahin. Bekleyip duruyordu beyaz martı. Onunla alakası yoktu, biliyordu ama. Yine de bekliyordu Mart’ı Mart’ı beklerken beyaz martı.. Vardı çok mühim ve acil bir şartı. Aşkı konmamalıydı teraziye. Yani olmamalıydı ne ölçü ne tartı. Kara karga yaklaşarak sordu? ’Hepsi bu mu? Yokmu artı ? ’Seni alakadar etmez ’ dedi martı. ’Sen ki çöplüklerin garip bir çingenesisin. Nene gerek gümüş zurna, nene gerek sırma pırtı? Kes artık başımda zart zartı. Boynunu büktü kara bahtlım, kem talihlim. ’Bu soğukta hal hatır sorduk, Resmen refüze etti şıllık ’ Dedi içinden. Yokken üzerinde ne mont ne parka Ve donuyorken hem ön hem arka Kanat açtı biraz ilerideki parka Kırılmış kalbiyle martıya baktı kara karga. Sadece martı değildi bekleyen Mart’ı Sokak Kedisi Sarman da bekliyordu ’ Kalksın şu beyaz örtü’ Gözleri parladı birden. Uçamıyordu, kanadını kırmıştı martı. Yavaş adımlarla yaklaştı, içinde bir dürtü. Patilerini kaldırdı gökyüzüne ve dedi ki: ’Şükür bu gün de nevale tam’ Ve bir atılışta martıyı etti ham. Şahin beklerken martı. Sonunda çekmişti mortu. Üzüldü bunu görünce kara karga. Göz yaşları yanaklarında oldu bir tortu. Birden sesini duydu sokak köpeği Çomarın. Kafası iyiydi yine besbelli. Yine dibine vurmuştu kumarın Bu kış günü çekmişti baldırına şortu. Hışımla koşuyordu Sarmana doğru. Sarman da başladı koşmaya, istikamet en yakındaki tenis kortu. ’Oh olsun dedi ’ Dedi kara karga. ’Oh olsun, sana da zehir oldu ya bu yortu.’ |