'Sen' 'Nehrinin kıyısında aşk
Eylül gazellerinde sarı saçlarını dökerken
amansız bir mevsim kış geçti Duygularımızın ömrümüzün üstünden kutsal aşk şehrinin şafaklarına Ruhumuz ipotekli Lion da şık bir opera salonunda Parmakların parmaklarıma kenetli Carmen i izliyoruz Mösyö ne kadar şık ne kadarda Aşkta asil aşka yüreği yakışan bir adamsınız Elleriniz sihirli bir melodi Geceme ışık ışık doluyorsunuz Biçimli parmaklarınızda tuttuğunuz puronuzdan Bir nefes çekiyorsunuz ’Sen nehrinin kıyısında serçelere Simit dağıtıyorken adeta İronileri yaşatacak olan şevkat tanrısısınız Hayli uzayan caddeler boyu Sokak ressamlarına yarenlik ediyorum Saçlarınız tuvalde öyle canlı öyle kumral ki Tüm renkler önünde diz çöküyor Hele o gözlerinizin yeşili Defalarca tövbeye gelipte Yine içtiğim siğara gibi ciğerimi yakıyor Neden ’ ’Sen ’nehrinin hafif çağlamalrı Kış yapraklarının solgun sarısını bakır kızılın Sarıyor Naifce sokulma tebessümlerinde Mon aime bonjour (benim sevgilim merhaba) Desemde yakanızdaki beyaz mor kasımpatlarına İşitmek istemiyorsunuz O aşina aristokrat tavırlarınlarınızla Eşgalinizde kaçamak alaycı tebessümleriniz Yüreğine düşen ilk yangınmıyım diyorsunuz Ben biraz mahçup Hayır ama yüreğime düşürdüğüm son sürgünümsün Anlasana diyorum Kasımpatları yakanızda kasımpatı bakışlarınızda kış çiçekleri İçimde sayısız kırlangıç göçleri ölümleri- Uzak diyarlarda yüreği beyaz özgür martıların Okyonuslarında tamda bu anda Ölmeliyim Kutsal aşk şehirlerinde Sevmeyi beceremeyen bir biçaresiniz Aslında kendime değil size acımalıyım Sevgisiz yüreğiizle rüzgarlara savrulacaksınız Usulca sokulup Dudak kıvrımlarınıza parmak uçlarımla Dokunuyorum Soğuk çok soğuk bir akşam üzeri ’Eyfel kulesinin dibinde sessizce Uzaklaşan adım izlerinize basıyorum ’adiev mon aime(elveda benim sevgilim) ...Elveda yürek yorgunluğum |