ERDEMİN KÜRSÜSÜ
ERDEMİN KÜRSÜSÜ
Sevgili, biz düşler ötesinden emekleyerek geldik Geride; acı, hüsran, hicran bıraktık Erdemi vuslat bildik Ve Biz erdemin kürsüsüne öyle geldik “Var oluşun ta kendisidir aslında” dostluk Olmaz özde dosta küslük Gül de gördük, Kül de gördük Ve Biz erdemin kürsüsüne öyle geldik Gülde diken aramadık Ne ettik kimseye yaramadık Kendi yaramızı saramadık Ve Biz erdemin kürsüsüne öyle geldik Ahde vefada secde eyledik Ne söylediysek doğru söyledik Yalanı hileyi asla bilmedik Ve Biz erdemin kürsüsüne öyle geldik Dost varlığını varlığımız bildik Kötülerden iyilere merhamet diledik Asılırken merhamet adalet çarmıhına Biz erdemin kürsüsüne öyle geldik Dile getirmediğimiz duygular esir Anlatma değmez cahile geçiyor asır Soysuza kurdular muhteşem kasır “Adsız kalmış düş”leri unutman kusur Ve Biz erdemin kürsüsüne öyle geldik “Düşler ötesinde özlediğimiz yitik cennetimiz” Ruhumuz çarmıhta yandı bedenlerimiz Kapandı derken kanadı bizim yaramız Acılar çektik Ve Biz erdemin kürsüsüne öyle geldik “Zehirden hazırlanmış” şaraplar içtik Bilemedik, dost sunmuştur diye şerbet niyetine içtik “Sessizce” acı çekip kötüye kapılar açtık İyiler “hükmünü vermeden Biz erdemin kürsüsüne öyle geldik “Seyrettik uzaktan el cennetini” “Delilik bu ya,” girmeye çalışırken içeri Saflıkla dökerken içimizdekileri Açamadık yürekte kilitli zincirleri Biz erdemin kürsüsüne öyle geldi Vakit geldi kalemimiz kırıldı Nihayet ikimize darağacı kuruldu İlginçtir; iyiler tarafından son sorumuz soruldu Köle olmuş ruhlarımız vuslat diye sarıldı Biz erdemin kürsüsüne öyle geldik Sevgili dostum Fidan NİHAL’in şiirine naziredir. |