Zümrüd-ü AnkaBu Gece Yürüdüğümüz Bütün Yollardan Yürüdüm Belki Ansızın Sen çıkarsın karşıma Diye Çıkarsın da, Gün Yüzüne çıkmayan Yüzümüzü Yaşarız Diye şimdi ne Seni Anlatır Bu şiir’ler Nede Beni Anlar Bu Şehir Oysa; ne çok Gelip Gitmişliğimiz Vardı Şimdi her Tarafım Hüzün Duvarıyla Örülmüş Leylim Ley..... Ansızın Çıkıp Gelsen Yağmur Olup yağsan üzerime Yıkasan Bütün Şiirlerimi Arındırsan Bütün Gecenin Katransı Zehirlerini Bem beyaz’a Boyatsan...Yüzümü Seni Beni Bizi Ve Bütün ’Senli Benli’ Hayalerimizi Döksek Zümrüt-u Ankanın Avuçlarına ...Ve içsek Vuslatın Şerbetini Yakalarmıyız Yine Aşk’ın En Masum Halini ? DemLenirmiyiz Yine Aşk’ın en Demli Haline ? Kim Bilir ki; Şuan Kimin, Kimlerin şiir’lerine Nakarat Oldun Hangi Gözde Demlenip Hangi Yüreğe Doluyorsun... Hangi Şehir-e Işık olup Parlıyorsun.. Belki De Koca Bir ’’Hiç’’ Oldun... Sabahı OLmayan Bir Şehirde Kim Bile bilirki... Mahmut Öztürk |