Baht-ı Suret
Baht-ı Suret
Sana Bu Satırlarımı Yazarken, Bulutların Neminden, Gözlerinin Deminden, Ve Katransı Zehrin Bolca OLduğu, Sabahı Olmayan Koyu Bir Gecenin Kuytusundan Yazıyorum... Sen Gittikten Sonra... Suretime Sürdüğün Karanlıkta Kayboluyorum Artık Ne Önümü Göre Bilecek Bir cümlem Ne de Cümleme anlam Katacak Bir imgem Kaldı Yüreğime Vuran Hiç Bir Rüzgar Sensizliğin Vurduğu fiske kadar Acıtmadı Yüreğimi. Kırmızı Kadar uzun Güneş kadar İnceydin Deniz Kadar masmavi Gök Yüzü Kadar Görkemliydin ’Sen’ Satırladımda bitmeyen Dudağımdan Düşmeyen... Yüreğimde Bitmeyen... Şiir’lerimin Tek Nakaratısın Ey Kadın... Ben Ki; Gunahsız Olan Cocukların Duası kadar Masum Göğün Sureti kadar Görkemli Martıların Kanatları Gibi Beyaz Gelmiştim Sana Ahh Seher Yeli... Ey Yüreğine Vurgun Hastretinden Durgun Harmısın Haram-ı’sın Bahtı Suret-i-me Ey Cehennet Gözlü’m Ne Dir Bu Adını Koyamadıgım çile Nedir bu Hüsran-u Zulm? ...Ve Şimdi Yalnızlığını omuzlayıp Gidiyorum Bu gece. usulca, kimsesiz Sesiz sedasız Gidiyorum Gitmelermiydi Beni üzen... Yoksa Gitmemen icin Benmiydim üzülen.... Sevdaları Bağrında taşıyan Dilsiz Yüreğim Sen Git’tikten Sonra Bu Kaçıncı şiir’le Dar Ağacına çıktığım Ayaklarımın Altından Düşerken Mısralarım Asılı kalıyor Kalbimden Dökülen Dizeler.. Dilime Dolanan İmgelerim Acıya Çalarken Yüreğimi Kalemden Dökülen mürekebim limelerken Benliğimi kana çalıyor müptelası olduğun Gözlerimi... Neyse... ’Saat Gecenin Üç’ü’ Vakti-n Geldi Ve Sen yine Gidiyorsun Ben ise Sessiz Çaresiz Kimsesiz’ce Haykırıyorum... Dur... Gitme ! Kadın................ Gitme... Kadın !.. Gitme... Git... Git... Gi... ... Mahmut Öztürk |