Bu Şiir Seni Anlat(a)mazbir günü diğerine devrederken yatağımda gözlerim tavana çakılı ellerim iki yanda ayaklarım aralı hayat gailesi değil düşündüğüm senin o okyanus derini gözlerin uzak denizlerden bilinmedik güzel kokular getiren yahut ellerini bi daha ne zaman tutarım diye düşlemekteyim gözlerinin iki kapanışı arasında -sen kapatsan da gözlerin her daim karşımda- dudağında şarabın tortusu olmayı sevdiğim yanında günlerin esamesi okunmazken uzağındayken saniyeler sürgün ölçemez eziyetini hiçbir alet -bilişim çağı filan hikaye- ellerine dokunuyor olmanın yahut dudaklarından bi buse almanın hazzı üzerine yazılabilir ciltler dolusu roman yeni felsefe akımları yaratılabilir hatta ders konulabilir enstitüye ama anlatılabilir mi bilinmez şiire başvurulur yine ‘şiir dışında bıraktığın kelimelerden oluşur’ demiş ya üstad ona nazire çıkarıyorum gözlerini bu şiirden ellerini keza dudaklarını da bi tek kokun kalsın yeter bu şiire girmeyen tüm kelimeler tüm dillerde seni anlatsın 08 ocak 2008 |
Kokusu değil kendisi de kalsın deseydin, dünya üzerinde konuşulan her dilde anlatabilmek mümkün olsaydı keşke...
Tebrikler Üstat,
Selamlar, esenlik dileklerimle...