ah o ellerinruhumun mabedisin halvette 40 gün değil bi ömür geçirmek istediğim gözlerin kıblem gül cemalin tanrının yüzü ellerin kutsal kitabım ancak dokunarak okuyabildiğim başka bi yüze bakamıyorsam -senin yüzünden- mazur görsün beni insanlık tanrısıyla karşılaşan bi peygamber nasıl bakabilir başka bi yüze ellerim ellerinin hayranıdır gözlerim gözlerinin bi ilkyaz nasıl gelirse öyle geldin içime bi hanımeli kokusu gibi mesela bi ıhlamur açışı sen gelmeseydin eğer baharı görür müydüm bi daha bilmem elimde avuçlarından bi tutam gözlerinden bi hanımeli kokundan iki dudaklarından ne kadar aldığım sığmaz bu satırlara ben bi buse alırım sen sayarsın iki bi başkası -ah o bi başkası yok mu- belki beş ben ellerini tutmak isterim sade bi fidana can veren ellerini yani hani bi parmak şıklatışında kulaklarımı diktiğim ellerini ellerin sade dokunmak için bile ömrünün on yılını feda edebileceğin ellerin kokusu cennetten çıkma ellerin değerini benim gibi kimsenin bilmediği ellerin dokunduğunda içimi titreten ah o ellerin yok mu içimdeki limandan kaç gemi kalkar senin tarafa sayısı bilinmez sen gözlerinle görmeden inanmazsın ben gözlerine dayanamam sayısını bilindik yöntemlerle sana anlatamam simit atılan bi vapurun peşinden kaç martı gidiyorsa o kadar kalkar belki bi seferde gözlerine bakınca kaçırırsın gözlerini hemen ben gözlerini kaçırışına dayanamam heisenber’in belirsizlik ilkesinden bahis açmanın zamanı şimdi belki de bi atomu izlediğinde izlendiğini bilen atom nasıl hareketlerini değiştirirse sen de değiştirirsin hareketlerini belki belki seni izlemediğimde gözlerin gözlerimde ellerin... ah o ellerin yok mu nereden çıkıp geldi yine az önce bitirdim sanıyordum oysa onlara dair yazdıklarımı geldi yine başım gözüm üstüne 02/02/2008 |