dedikleri...zamanın durduğu gecenin en kederli vaktinde taş kadar kör bir nefs’e dublaj yapan tanrının sesiyle çıkıyor aşk üstelik git mevsimi yağmurları altında soyuyordu ağzıyla tüm yalanları ezbere bilir gibi alkışlayanı bol dünyanın oynayan tek arsızı -erkek “ıslanacaksın” der duruşu kaygandı namusun üzerinde sevişilmiş masumiyetin arap alfabesi ile yazılmış günahıyla doğuyordu aşk sıradan ve bir o kadar da karmaşık cümlelerle peş peşe peşinde nafile bakışların kol gezdiği akşamları kıskanarak karşısında kezlerce karartılan bir kalbin tekrarı mümkün olmayan farzıyla -erkek “unutursun” der tinde acılar sahne sırasını beklerken yaşamak kadardı aslında hiçbir şey ağaçlara asılmak gibiydi aşk ya da dallarında tomurcuklanmış umudun öpülmemiş bir dudağın kesilmemiş bileklerde filizlenmesi gibi ipini koparan bilinmezin gerçeği bu bilmek kimin işine gelir ki -erkek “bir fotoğraf ayrılığı gibi” der adındaki besmele ile başlar ayrılık ilk adımla bitince gün ilk olanı bitince ağlar aşk içinde durmadan ertelediğin replikleri sonunda unutarak yol çantaları hazırlar durmadan bir şarkıyla hatırladığın her şey eski yeni ne varsa beklenmedik anlarda -erkek “sevmek yine de bir sarraf işidir” der alicengizoyunu (…boş bırak düşlerini,kendimi yine bir yerinden söküp öyle geleceğim…) |
keziban buldu tarafından 12/4/2013 10:34:25 PM zamanında düzenlenmiştir.