can bedenden ayrılır mı
Can demek, sol taraflarda bir yerde derin bir yer demektir. En güzel anları içine attığınız, olabildiğine derin bir kuyu… Kötülerin giremediği bir kuyu…ya girerse? Canınız yanar o zaman, kalbiniz ağrır, yani solunuz ağrır. O zaman ferahlamak istersiniz, bir su içmek belki… Can suyu içmek.. Can demek; hayat demek, yaşam demek. Can giderse hayatta gider yani. Yaşayamazsın. Yaşarasın da yarım olur sanki… İşlevsiz gibi… Cansız gibi yani… Olmaz. Oldu mu canlı olsun. Yani onlu olsun… Çünkü can demek onsuz yapamamak demektir. Yani yediğin yemek içtiğin su aldığın nefesle bir olandır can demek… Can demek; bazen bir sevgili bazen bir arkadaş bazen bir kitap bazen sen bazen ben demek… Yani can demek; canlı hayatın, benli nefesle birleşmesi demek; can demek zevk demek…
Olur a, sen ne yaparsan yap olmaz bazen, daralırsın, tadın kaçar… Tadın kaçtı mı da canın yoktur. Yanı can demek enfes lezzet demek. Hayatında tattığın en güzel umut demek can demek… Nerde mutluysan canınlasındır. Karnındaki kelebeklerini beslediğinde canınlasındır. Parmak uçların karıncalandığında, yine canınlasındır… Kalp atışlarına hakim olamadığında yine… Can senden ayrılır mı hiç? Can senin canın yahu. Can bedenden ayrılır mı hiç. Olmaz… Olmamalı yani. Baksana bir de acı çekiyorsan eğer, can sol tarafından gitmiştir belki… O zaman canın burnundadır… Oysaki can sadece kalbinde olunca candır… Dedim ya, can sol yanındır… Benim de bir canım vardı. Hava kadar gerekli, su kadar aziz, anne kadar kutsal, baba kadar onursal… Benimde bir canım vardı. Mihenk tası kadar değerli, kitaplıgım kadar bilgili, ben kadar bendi… Benim de bir canım vardı en sevdiğim kitabım gibi kısacası, hep baş ucumda… Can demek benim için en demekti… En güzeli, en aşığı, en sevgilisi, en gereklisi… Can demek; hava da ki bahar kokusu demekti. Can demek yolda yürürken sebepsiz gülmekti… Can demek sıcacık ten, can demek içinde güven, can demek yüreğim de yürek demekti… Can bitti… sol yanımı hissetmiyordum artık… Aslında hiçbir yanımı hissetmiyordum. Aç kaldım, nefessiz, hayatsız kaldım… Aslında nefes alıyordum, yolda yürüyebiliyor, kitabımı okuyabiliyordum. Ama ne soluduğumdan habersiz, taşrada mı asfaltta mı olduğumu bilmeden… Sadece kitaptaki kelimeleri okuyor, başka şeyler hayal ediyordum… Tek oturuşta kitabı bitirerek hem de… Yani aslında yaşıyordum yaşamasına da, cansız yaşıyordum… Sonra gün görmeyim diye uyuyordum, cansız bedenimle yatağa serilmişçesine… Yani ölü gibi… Yani cansız gibi… Çok şükür rüya görebiliyordum her şeye rağmen… Uyanıyordum sonra… Uyuyamayıp rüyamı devam ettiriyordum, yani hayal gibi… Yanı ümitle başlayıp, hüsrana gideceğini bile bile yaşıyordum hayallerimle… Üstelik hayaller bile benim elimde… Yaşıyordum yaşamasına da hayallerle işte… Yanı cansız… Yanı oturduğum yerde, tek bir noktaya odaklanmış, saatlerce kıpırdamaksızın… Yaşıyordum… Yaşıyordum evet. Hayallerle… Yaşıyordum evet… Cansız bedenimle… Yaşıyordum… |