iştee böyle kardeşimBir ticaret yapamadım, nakd-i ömrüm oldu heba Yola geldim lakin göçmüş cümle kervan bîhaber Ağlayıp nâlân edip düştüm yola tenhâ garip Dîde giryân, sine biryân, akıl hayrân bîhaber… Niyazi Mısri Ne güzel ifade etmiş gidişi… Ve hüznü.. Zamanın ansızın kaçışını. Dur kervan ne acelen var ! Vardır belki gelen. Paçasına yapışmış günahları silkeleyen. Belli yorgun düşmüştür, kalbi ağlamaktan. Belki de farkına varmamıştır kimisi gidişinin. Dalmıştır oyuna çocuk gibi. Hem bekle, daha oyun bitecekti. Sen kardeşim ! Bak gitmekte kervan. Neden hâla yetişmeye çalışmazsın ufuktaki huzura. Gözden ha kayboldu, ha kaybolacak!.. Beli bükülmüş ihtiyarlar daha iyi bilirler bu kervanı. Bilirler ki bu kervan, zengin eder adamı. O yüzden daha derin bakarlar ya hani. Gözlerinden okursun bu cümleyi: ‘’ Kadrini bil gençliğinin!… Kaçırma kervanı. Bak işte geldik gidiyoruz!...’’ Sanır mısın sadece bolca takvim yaprağı eskitmiş,adımını atarken inleyen ve saçları ağarmış insanlar tadar ölümün soğukluğunu. Ondan mıdır boş vermişliğin dünyayı? Ondan mıdır ellerinin semaya hasret kalışı. Bir adım kalmışken huzura, alnın neden varmaz dergaha… Neden kardeşim ?.. İstesen rahmet rüzgarıyla gidelim saadet zamanlarına. Bak işte küçücük bir yürek anlar hakikati. Ağlatır halife-i ruyi zemini : ‘’ Hazret-i Ömer(r.a) Efendimizin,mübarek adetlerinden idi ki,her zaman camiye erken giderlerdi.Bir gün yine mescid-i şerife(camiye) erkenden giderken,bir çocuğun koşarak,acele acele camiye gittiğini gördü. Hz.Ömer (r.a) Efendimiz çocuğa: _"Yavrum, ne oldu böyle acele acele camiye koşuyorsun.."dedi çocuk: _"Namaza gidiyorum efendim,namaz vakti yaklaştı,abdestim yok,ezan okunmadan abdest alacağım.." dedi, Hz.Ömer: _"Yavrum, sen daha küçüksün, sana namaz farz olmamıştır" buyurdu, çocuk: _"efendim, bu isin büyüğü küçüğü olur mu? Dün benden küçük bir çocuk vefat etti" dedi... Hz.Ömer(r.a) efendimiz çocuğun bu sözlerinden çok duygulandı,bu sözleri çocuktan işitince çok ağladı. Ya Rabbi!! Bu çocuk ne iyi ne akıllı çocuk,dedi!!...’’ İşte böyle kardeşim geldik gidiyoruz... Ne sevdalılar vardı dünyaya. Ansızın terk edildi, kaldıramadı ellerini huzura. Açmadı dertlerini Rahman’a. Açık kaldı gözleri… baka kaldı dünyaya.. O gözlerden de okunuyor işte.Haykırıyor! Ölü gözler feryad eder kardeşim gidiyoruz !! Ve bir adım daha yaklaştık! Bugün bir güneş daha battı. Hz. İbrahim(a.s.) asırlar ardından bir daha hakikat nameleri saçtı; “Kaybolup gidenleri sevmem.” Şimdi anladın mı kardeşim kervanı? Şimdi anladın mı her anın neden hüzün saçtığını. Ve kalbin batanlardan kaçtığını. Zaten ’’güzel değil batmakla gaib olan mahbub!’’ Güzel değil kardeşim… Haydi gidelim, kervan ufukta…. Son demini yaşayalım hayatın. Yükleyelim omuzlarımıza ağır yükleri. Terimiz karışsın çöl güneşi altındaki Bilal-i Habeşiye. Yakalım bedenlerimizi bu uğurda Habbab’lar gibi.. Ve kaldıralım ellerimizi semaya ; Bediüzzaman gibi…. Bak işte geldik gidiyoruz!... |