yalancıGecenin en kuytu sessizliğinde Yıkık, dökük hatıralardır yolumu kesen Yok oluşun labirentlerinde Paslı çivilerini uzatan hasrettir Ellerini boğazıma dolayan Şimdi sen yoksun; Bana uzanan ellerdir yalancı Bana bakan gözlerdir yalancı Bana gülümseyen yüzlerdir yalancı Umutlarımı oyuncak yapan, Bana ümit veren sözlerdir yalancı Gidişin arkasına rastlar ölümüm Ben zaten sensizliğin koynunda açan gülüm Biter azabım dönüşünün arifesinde Yanan kent duraklarında, yağmurum ellerinde Yüreğin yüreğime uzanırdı gözlerinde Tabiri caizse güller kanardı kalbinden Seni sevmek olmasa dayanamazdım çaresizliğe Belki de bundandı tutacağım dalın sağlam oluşu Sevgiyse varlığın, yokluğun ötesinde Mızrak olmuşsa acılara yıkılmaz yüreğin Hadi vur ölümleri, yaşayabildiğin kadar!.. Kar yağmış bu şehrin yaralı göğsüne, Nefes alamıyor sanki dumanlar sarınca ufkunu Ben gözlerimdeki yağmura kızıp İnadına doğacak güneşi bekliyorum penceremde Bu kadar yalan kokmasaydı hayat Ben, gitme dedikçe sen giderken Umudu sürerken ülkemden Karanfil ağlarmış dalları titrerken Düşündün mü hiç, Vuslat neden korkarmış ayrılıktan Aşk ve sevda, öksüz kalmasın diye Benimde yalnızlığım bunun için kutsaldır Sen yerini doldurduğun gün bitecek çünkü! Niye bu kadar güzelsin? Ruhunun güzelliği yüzüne vurunca, Dudağında ki gül kokan tatlı tebessüm Senin için ölmeyi bile güzel yapıyor. 13.12.2005 Hüseyin Özbay |