SEN VE ÇÖP
Sensiz ne kadar güzel yağa yumurta kırmak,
Önce mutfağı sevip sonra sofrayı kurmak… Ve özgürce uzanmak dilediğim bir yere, Portmantoya soyunup kavuşmak minderlere… Sensiz ne kadar güzel banyoda eski ayna, Masadaki çiçekler, tavandaki şu lamba… Sanki şimdi gülüyor ağlayan çocuk resmi, Suyunu sızdırmıyor artık o toprak testi. Perdeler gayet sakin, lavabo tıkanmıyor, Televizyon da mutlu. Hiç karıncalanmıyor. Çocuklar hep gülüyor, sanırsın loto vurdu. Bir güzel koku sardı terk ettiğin şu yurdu. Boş duran akvaryumda şimdi yedi derya var, İçinde inci mercan ve en güzel balıklar… Sensiz ne kadar güzel kapının bozuk zili, Yer bezi, fırça, faraş ve içinde zibili… Tavadan çorba içmek Cennetlere kaçamak, Bir de bırakmamışsın ne bir tas ne de tabak. Gazete üstü sofra, bana bayram ve düğün… Onca sofra bezi mi sana kâr götürdüğün? Evden götürdüklerin sana ganimet oldu, Her birinin yerine evime neşe doldu. Sensiz başka güzelmiş evde yüzlerce kitap, Minareden beş vakit yükselen kutsal hitap… Gençleşti takvimlerim; hepsi şimdi “1 Ocak”, Yatağım yıllar sonra bana açıyor kucak. Oyuncaklar huzurlu, çocuklarla pek mutlu, Rüyalara gün doğdu, Cumalar daha kutlu. Mutluluk zor değilmiş; kokun engelmiş asıl, Hanemde güller açtı, içi huzur velhasıl… Yokluğun mutlulukta bittiği yerdir sözün, Lakin hiç anlamadım; çöpü niye götürdün?.. 20 Kasım 2013 |