EŞKIYA......siyah gece bir namluda taşınır/mı hey tükenmez acı.... doğrusunu bir anda kaybettiğim hayat sandığım ama hayattan öte bir yerdeyim tükenerek harcanan ama harcandıkça asla vazgeçilmeyen değersizlik ağlıyor yüreğimde bilmeden çok kırdım sanırım çocukları ağar iklimler sararak ömrüme pişmanlıklar yağdırdım olmayan düşlerimden çok uzak ihtimaller olsa/da beklenti dediğin mevzular yinede doğurgan özgürlükler hayal ettim kaybettiğim her günün gecesinde.................. iri gövdeli yıldız ağacının gölgesinde nede güzel uyuyor karmakarışık kuşlar köküne doğru yayılan nehirler dolaşıyor ve dallarına sarılmış sevgililerin ölümsüz bulutları dağılıyor yıldız ağacı ki görünmez aslında kimseler bilmez kimseler hissetmez onu bir tek yüreğinin şehrindeki o yüce dağlara çıkan eşkıyalar görür hisseder bilir onların ardında bıraktığı kırgınlıklarda yaşar hiçbir zaman künyelerinden silinmeyecek aşklarında taşınacak yıldız ağacı ve ardından gökyüzü delinerek neyi var neyi yok kustuğunda yıldız ağacı havalanacak ve eşkıyaların düşlerinde yüreğinin sahibini bulacak.................... neden demeden düşünmeden beklentilerinin hiç gelmemesini gözlerin kapalı duyumsamadan toprak üstü gül reçeli kokusundaki özlemleri deki bana sen bir eşkıya bir daha kaldırımlarda yürümeyecek bir daha alnındaki ağır tütün islerinden utanmayacak bir daha aşık olmayacak bir daha yani bir daha yaşamayacaksın.....söyle ve usulca öp gözlerimden.. uzak bir hayalin yolculuğunu işaretliyor kirpiklerimdeki pusula dört bir yanımla kanasa/da yaşam dediğin ütopya artık ayaklarıma geçirdiğim dönülmez yalnızlıklarla düşmeli toprak yola katık olarak bir tutam ay ışığı bir çift yürekli aşığın tutuşan yanları hep devrilip devrilip kalkan gün batımı üzümlerinden azıcık yeşil ve yüreği sonsuz mavililer büyüten bir parça gökyüzü..................... sağanaklar çoğu kez ağlatıyor adamı hele birde yalnız kalarak atmosfere yakın ıssızlıkta iyice çileden çıkıyor o sert suret artık kendinden utanarak sırt üstü kapaklanıyor koca yürek ardından ana baba kardeş bacı yar oluyor yıldız ağacının meyveleri....ağlamalısın. ve kavruk benzetmeler yaylaların beyaz örtüsünde bırakıyor ayak izlerini eşkıya içinden çıkardığı türküleri yakıyor kuytu bir soğukta çıkan her alev her savrulan kül birer hayal olup kavuşuyor insan olana artık düşler yiğit bir beste gibi notalara dağılıyor ormanın ellerinde hey doğurgan yürekler hey sonsuz acının kavranışı düşlerin bitip bitip başlaması hey aşkların koşarak kaybolduğu hayat renksiz cümleler üşümeler sığıntı bakışlı dolunay hey kaybedecek bir/şeyi olmayan insan ben eşkıya yüreğimin denizindeki ağır limanlara gelsin sevdalar kuş seslerinden şeritler çizilsin gözyaşlarıma bir çorbalık ana kokusu bir kirli sakal uzamasında sevgili sesi düşsün anılarıma koynunda bulutlar ve yüreğinde yarın büyüyen bir geceyle düşüyorum sessizliğe..........hoş/çakal kalabalık yalnızlık...... yüreğimde şarkılar heybemde hürriyet nasılda aşık olurum hayata.... |