Uğurludağ
Ey bedenime durak
Ruhuma beşik Ahretime eşik olan mekan Hangi tependen alındı toprağım Hangi derenin suyuyla karıldı hamurum Nedir gönlümdeki sevdanın kaynağı Susma kalmasın cevapsız bu sorum Adın anıldığında yüreğimi sızlatan bir şey var Hasret mi Yoksa senden uzak yaşadığım gurbet mi Ne sayarsa say Sen hüznümün doğduğu ufuk gibi kederlisin Şans sana da uğramamış Bilmemiş kıymetini insanın Derya içindeki balıklar gibi Bir ömür sürmüşler senden habersiz Tüketmişler seni damla damla Dağını taşını ağacını Kuşunu kurdunu harcamışlar hoyratça Geri çevirmişler uzanan elleri Alay etmişler geçmişinle Oynamışlar sen ben uğruna geleceğinle Kurban etmişler yarınlarını Şimdi terk edilmiş bir şehirsin Oynamıyor çocuklar sokaklarında Meleşmiyor dağlarında kuzular Çalmıyor çobanların kavalı türkülerini Söylemiyor ağıtlarını Figani Susmuş sencileyin Tarlalarda yarışmıyor yiğitler tırpanlarla Bağlarında arzı endam etmez oldu gelinler Tütmüyor tandırlardan alın terinin kokusu Fatihasız kaldı mezarları seni yurt tutan dedelerin Kapıları bekliyor yaşlı gözler bayramlarda Sarmış yürekleri çocuklar gelmeyecek korkusu Yolun yok gelip geçse kervanlar Suyun yok can çekişir çorak topraklar İş yok aş yok bağrında Doymuyor sen de doğanlar Ey unutulmuş diyar Ey uyutulmuş yar Kollarında zincirler Ayaklarında prangalar Gözlerinde karanlık bir bağ Akıbetin ne olacak Söyle ey Uğurludağ 15.10.2013 / Çorum |