parmak uçlarım nasır tutmuş köy gibi köy nasır tutmuş umudun gibi
ucu yanık cümleler dizdim kandilin ucuna
şafak vaktini yetim bırakan güne inat dudağımda yarım sigara dumanını tüttürür yalnızlığım içine çek köhne berduşluğumu serseri mayınım şimdi şiirin yalnızlığında ya sen dayanabilir misin seni yok saydığım yıllara pencereme yansır şehrin köhne yalnızlığı baraka kalabalıklar barınır inadına sekiz kat döşek serili gibidir hayat yalnızlığımda ya sen dayanabilir misin içimde taşırım serseri yalnızlığımı ve sen kalırsın hep dışımda çocuksu bir gülüştü çizdiğim hayaller senden çaldığımı mı sandın düş fukarası yağmur sonrası Gök kuşağıydı kara gözlü kızan gibi tıpkı annemin gözleri gibi ağlamaklı bulutlar çizdim gülen bir çocuk gibi çocuklar çizdim bereket yağan bulut gibi bu gün mavilerin küskün bakışları güleç bak tıpkı sen gibi ey çocuk gök bakışlı çocuklar gibi gülümsüyor hayat mahzun utangaç bir tebessüm yayılıyor ömrüne yüreğinde fırtınalar kopuyor sessizliğinde umudun çığlığı fırtına sıcak bir dilim ekmek gibi avuçlarını yakıyor hayat karın tokluğuna yaşama savaşı veriyor umudun kırgın bir yürek bıraktın hayallerine öyle ki parmak uçlarım nasır tutmuş köy gibi ve köy nasır tutmuş umudun gibi sahi kaya dibindeki çiğdemler açar mı zemheride mahmudiye düzkaya |