BEN VE ŞAİR
şair sanılırdı hep
lakin evvelce zamandır aşka biat’tı açık avuçlarda toplanan gözyaşı mürekkebini satırın koynuna yine aşk diye işlemek hangi vaktin vadesinde fırsat bulsa yokluktan alıp mirasçı aradığı sessizliğinde ki hayalleri yasadığı can yuvası satır başı sokağındaydı nice gün doğumunda orada nice gecenin nefesinde orada hırpaladı sokağında ki karanlıkta kaybolmaktan aydınlık kelamı tekerrür kurbanı sayıldı bazen çıkmaya dahi korkardı takvimi sokağından kovar günlerin cereyan eden hallerinden uzak sokağında ki bir eve günlerini harcardı terk ettiği vakitler deyse ellerinde sukut çiçekleri mutlu kalınmayan muhabbetlere uzatır ardından şehri İstanbul’a bakınırdı lambaların silik olarak yankılanan ışıltısıydı beklentilerinde beslediği umudun adı saklı bir perdeydi halinin gizemcisi bu yüzden garipti, üstünde ki sadelikten bakışı da aradığı manaya onun için maskeydi şairlik aynaları yanıltan gizemini koruyan onun için çareydi suskunluk doğruları saklayıp yoldan koparmayan bulmak için ararken arayışın tabiatıydı cezbeden belki bu yüzden hep ararım derdi kim bilir ki zaten bulmanın aramak olduğunu öğrendiğini |