Kumarbaz Sevişmelerin Orgazmı Geri Tepen Bir Silahtır Aşkta..rus ruleti düşüne yattım sözüne uyandım saat gecenin üçü sokaklar ıslak korkuyorum zebani ve zemheri bir keder/yağmurca gelip gözlerine dokunacak oysa hikayemi emanetçi bir dosta mirastır diye öylece bırakmıştım kaç vapur kaç iskele sensiz ve tensiz uluorta sırılsıklam bir yalnızlıktım ben ben olalı her aşka bir gurbet her şiire biraz sıla kalmıştım ve ben her yolculuğa nedense hep ama hep bir başıma çıkmıştım ellerinin teri gövdeme kurşun / şiirleri bırak / biraz halinden bahset nereden çakıldı ve nasıl yazıldı bu sırdan da beter/bu kahrolası rivayet gölgem telsiz uykusu adım kayıp görüntüm ihbara müsait ve ne yaptıysak kadim dosttan öte şimdi herşey karunun hazinesine ait bir serüvendik ölüme hazır belaya nazır sevdaya kahır saat gecenin üçü ay ışığı ve rüzgar sesime değer ellerimi kanatır… düşüne yattım sözüne uyandım saat gecenin üçü sokaklar ıslak beladır şimdi sensizlik hangi kahvede bir demli çay için duraklasak bu minareler bu ezanlar kimi yeni baştan yaratacak/yani seni beni ağlatacak ve hangi şehir beni ölüme seni bana yeniden bağışlayacak ve hangi ishak bıçağı eline alıp bu tarihi yeni baştan yazacak kumarbaz sevişmelerin orgazmı geri tepen bir tüfektir aşkta ve aşk oyunları bilmez/kız prenses/erkek prens/bir de maça papazı olsa da aşkın iksiri ne destandır ne de yazılmış bir şiir ya da bir roman o kendisini yaşar yazılmasın diye kendini kendi halince soluyan saat gecenin üçü ay ışığı ve rüzgar sesime değer gözlerimi kanatır yüreğim bana sataşır bu demler de kediler bile oturup köpeklerle ağlaşır uzaklarda bir ev basılır azrailciler gelir her yer köşe bucak taranır… saat gecenin üçü işte türbeler sessiz / ağaçlar mevsim inkarı dolandım ısırgan otu giymiş anıları ve mezarlıkları ışıkları paslı sokaklar berduş bir karanlık üstüme yaslanıyor ayazın feri felaket yüzüme ve adımlarıma abanıyor yağmalanmadık yazım kırılmadık sazım kalmamış sesim ağzımın içinde hükümlü sensiz söz mü yaşanırmış ömrümün hazanları serilmiş önümde sarı yüzlü bir barikat ilk mermiyi alnımın ortasına şimdi hangi acı gelip sıkacak sönük lambaların enkazına devrilmiş gövdem/bir sen ışığını söndürme gemiler varsın dinlensin/varsın/sen gel de beni bana sürgün etme yakılmış bir geçmişim islerim savrulmuş hoyrat bir poyrazda… yakılmış bir geçmişim islerim savrulmuş hoyrat bir poyrazda delik deşik kentler yorgunu bir şair kadar suskunum sabahları bir forsanın küreğinde sızan koyu bir uykusuzluğum şimdi bu tenhalığı bir de sen gelip / bir de sen ama üstüme devirme kuşlar gitsin mektup gitsin iklim dönsün sen gitme bırak gözyaşların içime damlasın fırtınaların gelip beni vursun karanlık bir hüznün var çekinmeden gelip beni o bulsun damarımda dolanan kan değil gülüşünün o ılık seheri bense yokluğuna deli hicranım desen eşkiya bir serseri sönük lambaların enkazına devrilmiş gövdem/bir sen ışığını söndürme beni sensizliğe koyup/seni bensizlikle yoğurup yoğurup gitme kuşlar gitsin mektup gitsin iklim dönsün sen gitme... Mert Metin |