Tanrı'ya rağmen yaşamak
Doğal olan kısa sürer
göz kırpılır parmak şıklatılır bir aslanın avını yere indirmesi gibi doğal görünsün diye kısa sürer idamlar. Müzik tepesi ardında baş parmağını emiyor şehir hayatı düşleyen çocuklar. Sabahları naylon çorapların içine giriyor şehirli kızlar ve erkekler pantolonların içine daha sonra bir şey oluyor onlara birbirine hanım, bey diye hitap ediyorlar gerçekte öyle olmadıklarını bilselerde. Ve bir sabah farkına varmadan naylon çorapların üzerine külotlarını giyecek hanımlar ve beyler de pantolonların üzerine çekecekler donlarını ve işe gidecekler yine sonra kıçında muz olan çıplak adam koşacak parkta güneşi işkence aracı olarak kullananlar karar verecek yeterince beklendiğine ve yeni bir kanal açılacak dünyanın kemiğinde hemen ardından bir savaş başlatacaklar. İyi şiirler işe yaramayacak Dostoyevski kurtarmayacak gençleri kitaplar tozlu raflarda kıvılcıma hasret beklerken şair ve yazar olmak için ölenler ölünecek başka bir şey bulacaklar. İyi şiire inanmak Tanrı’ya inanmak gibidir asla göremeyeceğini bilerek inancını korumak ve Tanrı’nın olmadığını söyleyecek cesaret asla olmayacak devlet başkanlarında. Çünkü artık konu Tanrı değil Tanrı’ya rağmen yaşamak! |