HAYIRSIZGözlerimde su gibi bir yalnızlık dökülüp durur gecenin koynuna ey yokluğunla içime çığlık çığlığa düşen yar ay gibi şavkınla gönlümü aydınlatıp yamaçlara gölgesi vururken mutluluğun korkunun cirit attığı karanlık geçmişime bir avvuç güneş serperek tam toplarken eteklerime çekip giden hayırsız. Dön de bak eserine nasılda koyu bir kahve gibi oturdu gözlerime sensizlik annesiz bir çocuğun gizli gizli ağlaması gibi nasıl da söküldü düşlerimden sevgisizliğin söylediğin her yalanı inci gibi dizdim boynuma hayırsızlığını aldım artık koynuma. Nasılda inliyor aşk düştüğü uçurum kenarında tut desem yosun kokan ellerinden bir denizin genizden gelen sesiyle inlesem duyarmısın ölmek üzere olan bu çılgın çırpınışları köpük köpük sahillerine vursam kendimi kum gibi dağılıp yok olurmusun içimde yoksa son tekmeyi vurur gibi hasmına tam ciğerime mi gömersin yokluğunu. Ahh...Ölemedin bir türlü ki en ücra köşelerde işkenceye tutulmuştun gözlerden gönüllerden ırak yeter bırak kendini nefesini tutup durma artık son kez görmeden ölmek istemeyen hasta misali ellerin yattığın yerde aramasın tütün kokan elleri gözlerinde bitmek bilmez vuslatın hayalı gözlerin açık gidecek biliyorum vakitsiz ölmeye çalışan aşk’ın bu gönül sensiz neden ölemiyor hayırsız. Ayvazım DRNİZ |