(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
KÖYÜM GİBİ BİR EL VAR MI? şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
KÖYÜM GİBİ BİR EL VAR MI? şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
İnsanın kendi memleketi gibi var mı kardeşim ? Bende öyle evlat yüzünden bahçeli çiçek ve ağaçlarla dolu bir evden geldik buraya, sıkıştık bir daireye. Yeşilliği karşıdan anca görebiliyorsun. Bir çiçek yo ki ,dokunasın yaprağına. Balkonlar dar , çiçek diksen nereye koyacaksın? insan gerçekten çok özlüyor geldiği yeri . Hele bu bir köyse daha şahane. 40 k,işilik apartmanda kimse kimseyi tanımıyor.Asansörde denk gelirsen ancak selamlaşıyorsun.çok zor kardeşim , çok zor....Büyük şehirlerde yaşamak.
BİR ŞEHİR
Bir kaç yokuş tırmandım bir iki dönemeç döndüm ve yürüdüm burnumun doğrusuna yürüdüm yürüdüm bir kapı açıldı girdim yitirdim kendimi kendi içimde bilmediğim bir şehir görmediğim biçimde evleri kimi karınca yuvası kimi bomboş kimi baştan aşağı pencere kimi kör duvar bir sokağa saptım çamurlu dar eğri büğrü dönüp dolaştırdı getirdi beni eski yere
Ben hala köyümde yaşarım. Şehirde bir saat dursam başıma ağrılar girer Zor atarım kendimi. Okul dönüşleri toprakla uğraşır dinlenirim. Birden kıymetini anladım. Kalemin dert görmesin Mustafa Hocam. Selam ve saygılarımla.
Köylerimizde güzel anılarımız geçmiştir Mustafa hocam! İz bıraktıkları için de onları unutmamız olası değil! Belki bazı özellikler azalmış olabilir. Ama, köyümüzün sınırları içine girdiğimizde ilkin;tertemiz bir hava, zaten bize hoş geldiniz, der. Çocukluk anıları daha çok etkilidir sanki! Doğal gıdalarına ise, bir diyecek yoktur. Çünkü ne yaptığını bizzat kendin görürsün. Tebriklerimi iletiyorum. Sağlıcakla kalın. Saygı ve selâmlarımla...
aydini tarafından 10/26/2013 3:40:19 PM zamanında düzenlenmiştir.
Dön bakalım Usta köyüne çocukluğunun ve gençliğinin, köyde yaşadıklarının tadına vara bilecek misin? Bu memleket ne çektiyse köylülükten çekti. Üretmeyi üretti. Onların yerine başkaları üretici oldu. Kente göç eden köylüler de şark kurnazlığı içinde döndüler. Ahlakı unuttular. Saygıyla.
Köyden şehire gelenler köylülüğünü unutamadı, Şehirli köylüyü anlayamadı, Köylü şehirliye uyamadı, Şehirli şehirliliğine, Köylü köylülüğüne sahip olamadı.. Sonuç: Kozmopolit bir yapı..
Sayfamı zenginleştiren dörtlükleri yazan kaleminiz daim olsun Mecit Bey Kardeşim. Kalbî teşekkürlerimi ve muhabbetlerimi iletiyorum. Sıhhatiniz daim, ömrünüz bereketli ola..
Hepimiz köylü çocuğuyuz.Yazık ki bu gün büyük şehirlere göç eden insanlar geldikleri yeri unutarak kalabalık şehrin cazibesinden midir sonradan görmelik mi dersiniz aslını yitirip insanlara tepeden bakar olmuştur.Bu da elimizden giden örf, adet ve ahlak erezyonunu beraberinde getirmiştir Zaman zaman Türk filmlerinde bu temalar dile getirilmiştir topluma mesaj vermek adına.Bu gün geçmişe şöyle bir baktığımızda köyde olup,şehirde olmayan nelerdir diye...
Başta komşuluk ilişkileri daha sıcak ve samimiydi.Komşusu açken köy insanı başını yastığa koymazdı ..Şehirde acından ölse bir kimse dönüp de bakan yok .Bananecilik hakim şehirlere,vurdumduymazlık hakim .Şiiriniz okuyucunun zihninde tertemiz bir geçmişin izlerini yansıtıyor özlemle gururla ve gıbtayla.
Anılarda yolculuktu güzel şiiriniz hocam kutluyorum saygılarımla
Can Kardeşim, Köy hayatından şehir hayatına transfer olmaya çalışmış ama kendi kimliğini de unutamamış olanlara bizim buralarda "keklik gibi sekmeye uğraşırken kendi yürüyüşünü de unutup saksağana benzemiş" derler. Saksağanlardan Allah saklaya... Aslımız neyse o... Selâmet diliyorum.
KÖY GİBİ BİR EL ASLA OLAMAZ ÜSTADIM. ONUN KIYMETİNİ ANCAK ORADA YAŞAYANLAR BİLİR. ŞEHİRDE DOĞUP ŞEHİRDE YAŞAYANLAR DEĞİL. BİRLİK, BERABERLİK. KOMŞULUK, HOŞ SOHBET VE NE ARARSAN HEPSİ ORADA, ORADA... HARİKA DİZELER ÜSTADIM. SAYGILARIMLA...
Teşekkürler Cemil Bey Kardeşim.. Köy hayatını her zaman hasretle arayacağım... çocukluğumu... harmanyerinden geçen arabaların tekerlek izleriyle un gibi olan tozun içine gömdüğümüz kenger dikenlerinin unutup kendi çıplak ayağımıza battığı ve zıpladığımız günleri unutamıyorum. Ahh..
Açık sözlüyü severim, Herşey aslınadır derim, Kuru ekmek- soğan yerim, "Köyüm gibi bir el var mı?"... Vatansıza bedel var mı!?. .......kadiryeter
Kendini olduğu gibi göstermekten alınganlık duymayan yüce Gönülü Saygımla Selâmlarım... özünü gizleyenlere inat. Gün geçtikçe, gönlümde daha çok yer ediniyorsun... lâyıksın; Sayılmaya ve sevilmeye...
Kadir Yeter. 25.10.2013- TRABZON.
tp://edebiyatdefteri.com/siir/773389/koyum-gibi-bir-el-var-mi- Mustafa KÜTÜKCÜ (muhacir bozkurt)
Çıkrıkla kuyudan çektiğimiz suyla birkaç karık biber,domates, soğan, sarımsak yetiştirirdi anacığım... sabahın seher vaktinde pişirdiği mis gibi kokan tarhana çorbasının yanına birkaç sap taze soğan oldu mu keyfimize diyecek yoktu.. Ah o günler...
Hep toprağa değsin çıplak ayaklarım istedim... müstakil, bahçeli bir evim olsun istedim... ama olmadı.. gene kibrit kutusu gibi üst üste yığılmış apartman dairelerinden birine mahkûm oldum. Kader... Artık toprağa son mekânda karışacağız...
Ahmet Hocam, Şiir üstüne astığım fotoğrafta eşim ve kızım ile birlikte görüntü var ya... o fotoğrafta bizim duruşumuza göre sağımızdaki bir noktada bizim su kuyumuz vardı. Yeraltı suyunu kovalarla, çıkrıkla çekerdik. Bizim kuyumuzun derinliği 12 adam boyu idi. Oradan su çekmek ne kadar zahmetli ise de o kadar tatlı idi. Kuyunun yan tarafında ağaçtan oyulma bir oluk vardı yaklaşık iki buçuk-üç metre kadar uzunlukta ve oradan koyunları,kuzuları sulardık. Kuyudan çektiğimiz suyu o ağaç oluğun içine doldurur, sonra sayadaki kuzuları bırakırdık. Koşturarak gelir suya yanaşırlar ve suyu süzerek içerlerken zzzzzzzp zzzzzzzzzzzp diye bir ses çıkarırlardı.. O ses hâlâ kulaklarımda çınlar.. Ahh...
İnsanımızın 30-40 belki de 50 yıldır çektiği insani çilenin resmidir bu şiir. Topraktan kopan insan nasıl taşlaştığı, nasıl çevresine vurdum duymaz hale geldiği, komşuluğu unuttuğu apartman kültürüne ne dense azdır. ve nemrutun kulesi gibi göğe kafa tutmaya çalışan şehirlerimizde yaşayan insana Rabbim merhamet etsin.
Mustafa Hocam sizin adınıza sevindim ne güzel ki gidecek, dönecek bir ata ocağınız var. Bizim neslin ata ocakları da artık yıkıldı.Yıkılmayanlar virana dönmeyenler de ya yıkılmak üzere ya da virana dönmek üzere...
bu güzel şiir masallarda gösterilen perinin sihirli değneği olsa da şehirlerimizi yaşanacak bir köy yapıversek ah keşke...
Ekrem Bey Kardeşim, Şu ân itibariyle bir apartman dairesinde yaşıyorum ama köyümdeki sade hayatı özlüyorum. Ateş yanan evden köz götürülen günleri özlüyorum.
Mustafa hocam kutluyorum bu güzel eserinizi kaleminiz daim olsun. Bana ah ah çektirdi bu şiiriniz. Köyümü öyle özlüyorum ki. Selam olsun gurbetten bütün Anadolu köylerine.
Eyvallah Yusuf Bey Kardeşim. Almanya'da bile ben zaman zaman yaşadığım bölgedeki küçük yerleşim birimlerine gider, oralarda birkaç saat zaman geçirmeye çalışırdım. Hele hele çiftçilik yapılan muhitleri gezmek benim için ayrı bir zevkti. Köylüyüz işte... köylülüğü bıraktırmasın Mevlâm... Selâm ve sevgiler gönderiyorum sıladan gurbete..
Hocam , İnsanoğlu Dünyanın en güzel ilinde, evinde, köşkünde yaşasa da, doğup büyüdüğü köyü gibi yok.. Köylerde ki birlik beraberlik, eş,dost, komşuluk, ne yazık ki koca koca şehirler de yaşanmıyor.. Bu yerleşik düzen kültürümüze de yansıyor, sosyal hayattan çok asosyal bir yaşam belirliyor.. Böyle önemli bir konuyu, çok anlamlı ve bir o kadarda mesaj içeren dizelere yansıtmışsınız ki Teşekkür ederim. Saygılarımla..
AVAR tarafından 10/25/2013 5:43:12 PM zamanında düzenlenmiştir.
Bu konuyu "Doğduğun yer değil, doyduğun yer vatandır!" diyenlere nasıl anlatmalı bilmem ki Osman Bey kardeşim. Doğduğun yer unutulmuyor ki...
Bir meslektaşım vardı Almanya gurbetinde beraber görev yaptığımız..
İnsanın vatanı ile ilgili konuşulduğunda şöyle derdi: "Ben, okumak için köyümden çıktım ve bir daha da geriye dönemedim. Öğrenciliğim dahil olmak üzere meslek hayatım süresince sürekli köyümden dışarda yaşadım. Şu ân, sadece İstanbul'da geçen ömrüm bile köyde geçen ömrümün neredeyse iki katı. Lâkin ben rüyalarımı hâlâ köyde görüyorum. Demek ki ben daha köyden çıkamamışım."
Evet... Ben de öyleyim. Yaşım altmış oldu. 13 yaşımda ayrıldığım köyümde görüyorum daha rüyalarımı..
Ahmet Hocam, Dört yıl yaşadığım İzmir'de, kendi ikâmet ettiğim apartmanda 20 daire vardı. Bu dairelerden birkaç tanesi işyeri olarak kullanılıyordu. Mesken olarak kullanılanlardan üç tanesinde mukim değişikliği oldu ve ben her yeni gelen hane sahibine ilk gün eşya taşıdıklarında evimde çay demletip sofra hazırlayarak götürüp ikramda bulundum; hoşgeldiniz dedim. Sonrasında ise iade-i ziyaret yapılmadığı gibi çaldığım kapılar maalesef açılmadı bile.. Asansörde tesadüfen karşılaştığım birisine "Selâmünaleyküm!" diye selâm verdim, küfretmişim gibi yüzüme baktı ve hiç bir cevap vermedi. Asansörden inerken de bir vebalıdan kaçar gibi telâşla fırlayıp çıktı.. Bunlar benim yaşadıklarım.. Herkesin böyle ilginç anıları mutlaka vardır. Ben, birkaçını burada dile getirmeye çalıştım. Selâmet diliyorum.
Bu şiiri İzmir'den Denizli'ye döndüğümün iki gün sonrasında yazmıştım ama bir türlü yayınlayamamıştım. Daha doğrusu bir kenarda unutmuştum. Bugün, doğduğum topraklar ile ilgili bir facebook paylaşımı bana bu dizeleri hatırlattı ve arayıp buldum, dostlarla paylaştım. Çocukluğumda yaşadığım sıcaklığı tekrar hissettim. Şükür ki köklerimizden bîhaber değiliz..
Bahri Hocam, Köylerimizdeki insanlar arasında olan sıcaklığı ve samimiyeti şehirlerde bulmak maalesef mümkün değil. Yaşadık, gördük. Şehirleşmek buysa... olmaz olsun dedirten bir yaşantı var maalesef. Sonumuz hayrola...
Budur sana en doğru yön
Muhabbete, sohbete çön
Köyüm gibi bir el var mı?
Önce şiirin tekniğinden söz edeyim.( lik mükemmel bir hece şiiri.
İçeriğine gelince.İnsanın doğup büyüdüğü topraklar kutsaldır.
Nereye gitse havasını suyunu toprağını özler.
Mis gibi kokar burnunda.
Bu duyguyu şiirsel bir dille harika biçimde bizlere sunmuşsunuz.
Paylaşım için teşekkürler.
Selam saygılar efendim.