KAYIP GÜL YOLUNUN DELİSİYİM....
Ey benim gözde ve güzide Kayıp Gülüm!
Senin aşkla kokan o GÜL kokundan başka Diğer cümle yaratılmış çiçeklerin hepsini Senden ve varlığından gayrı var ya; Başka koku tatmadım Ve başka koku bilmiyorum, Başka bir kokuyu koklamayı düşünmedim bile. Bütün kainat ne derde desin Şu Kıtmir hissiyatına bürünen Bir garip yolcu hakkında nasıl düşünürse düşünsün Sadece ve sadece Kayıp Gül’ü düşünmeye çalıştım Hala da düşünüyorum, Düşünmeye devam edeceğim. Ve Ey Kayıp Gül’üm; Bazen düşünülmesi imkansız denilecek kadar zahmetli bulunan olayları bile, ki; bu olaylar İnsan olmanın getirdiği ve omzuma yüklendiği Sorumluluklarımı zorladığı halde bile Senin o kırmızı al al cezbekar ve vakar duruşuna bedel Onları hatırıma getirmeye imkan bulamadım. Bazen hem kalabalık hem de yalnızlık hallerimde Bütün düşlerim ve hayallerim, esas meselelerimle birlikte O namının eseri olan Kayıp Gül aşkının menziline girdiği halde Söyledim kendi kendime tenha bir köşede Kayıp Gül çok ehemmiyetlidir Kokusu ve aşkı, hem keskin Hem çukurlardan da derindir. İşte böyle bir zaman zarfında Kendimi SANA feda etmeyi Şu can yine, bir kez daha şeref bilir. Ey benim Kayıp Gül’üm; Manen öldüm, manen öldüm ki kendimi bütünüyle Senin; o küflenmiş kalplere serinlik ve güzellik katan Gül kokuna ve endamına Herşeyimi feda ettim. Ummanlar kadar geniş deryalarda Yolunu kaybeden ve rotasını şaşırmış gemiler gibi Sensizlikten yitik düştüğüm sevda dolu gül bahçende Senden başka tüm kokulara Kapattım bütün KAPILARIMI. Ey yoluna deli divane olduğum Kayıp Gül’üm; Atlatılması o kadar zor bütün zahmetli işleri Elimin tersiyle itiverdim. İterken bile senin o gül kokuna Medh-ü sena’larda bulundum Bulunurken bile hiçbir zaman aslını kaybetmeyen Ve asaletinden gram eksilmeyen Zarafetine tutuldum. O senin muhabbet tohumuna sanki can suyu veren kokun için Pervasızca ve de kınarcasına Sen Kayıp Gül’den vazgeçmezsen şayet Ruhunla birlikte bedeninde kaybolacak Cinnet geçirip bir köşede Hazan gibi ismin de sararacak. Vazgeç Kayıp Gül’den derlerken çevreden; Ey benim Kayıp Gül’üm! Vazgeçmek kolaymı sanırsın kokundan Özünle birleşmiş vefa denen o nazenin adından. Olsun varsın, lakin; Gelip senin huzuruna edep ile Delireyim karşında, aşk ve haya ile. Şu cihanda bütün yaratılmışlar Desin benim için olmuş deli divane Şeref duyarım bende böyle bir nam-şerif’e. İşte böyle Kayıp Gül’üm! Tükendi artık kelam bende Yalnız sensin günahkar düşüncemde Razıyım, ben o gül kokuna hem bedenen hem de manen Sende bundan sonra benimleysen ,herşeye rağmen Haydi ne olur lütfen Söyle…. 19 Ekim 2013*BURSA….Saat:22.00 |
Ey benim gözde ve güzide Kayıp Gülüm!
Senin aşkla kokan o GÜL kokundan başka
Diğer cümle yaratılmış çiçeklerin hepsini
Senden ve varlığından gayrı var ya;
Başka koku tatmadım
Ve
başka koku bilmiyorum,
Başka bir kokuyu koklamayı düşünmedim bile.
Bütün kainat ne derde desin
Şu Kıtmir hissiyatına bürünen
Bir garip yolcu hakkında nasıl düşünürse düşünsün
Sadece ve sadece
Kayıp Gül’ü düşünmeye çalıştım
Hala da düşünüyorum,
Düşünmeye devam edeceğim.
Ve Ey Kayıp Gül’üm;
Bazen düşünülmesi imkansız denilecek kadar
zahmetli bulunan olayları bile,
ki; bu olaylar
İnsan olmanın getirdiği ve omzuma yüklendiği
Sorumluluklarımı zorladığı halde bile
Senin o kırmızı al al cezbekar ve vakar duruşuna bedel
Onları hatırıma getirmeye imkan bulamadım.
Bazen hem kalabalık hem de yalnızlık hallerimde
Bütün düşlerim ve hayallerim, esas meselelerimle birlikte
O namının eseri olan Kayıp Gül aşkının menziline girdiği halde
Söyledim kendi kendime tenha bir köşede
Kayıp Gül çok ehemmiyetlidir
Kokusu ve aşkı, hem keskin
Hem çukurlardan da derindir.
İşte böyle bir zaman zarfında
Kendimi SANA feda etmeyi
Şu can yine, bir kez daha şeref bilir.
Ey benim Kayıp Gül’üm;
Manen öldüm, manen öldüm ki
kendimi bütünüyle
Senin; o küflenmiş kalplere serinlik ve güzellik katan
Gül kokuna ve endamına
Herşeyimi feda ettim.
Ummanlar kadar geniş deryalarda
Yolunu kaybeden ve rotasını şaşırmış gemiler gibi
Sensizlikten yitik düştüğüm sevda dolu gül bahçende
Senden başka tüm kokulara
Kapattım bütün KAPILARIMI.
Ey yoluna deli divane olduğum Kayıp Gül’üm;
Atlatılması o kadar zor bütün zahmetli işleri
Elimin tersiyle itiverdim.
İterken bile senin o gül kokuna
Medh-ü sena’larda bulundum
Bulunurken bile hiçbir zaman aslını kaybetmeyen
Ve asaletinden gram eksilmeyen
Zarafetine tutuldum.
O senin muhabbet tohumuna
sanki can suyu veren kokun için
Pervasızca ve de kınarcasına
Sen Kayıp Gül’den vazgeçmezsen şayet
Ruhunla birlikte bedeninde kaybolacak
Cinnet geçirip bir köşede
Hazan gibi ismin de sararacak.
Vazgeç Kayıp Gül’den derlerken çevreden;
Ey benim Kayıp Gül’üm!
Vazgeçmek kolaymı sanırsın kokundan
Özünle birleşmiş vefa denen o nazenin adından.
Olsun varsın, lakin;
Gelip senin huzuruna edep ile
Delireyim karşında, aşk ve haya ile.
Şu cihanda bütün yaratılmışlar
Desin benim için olmuş deli divane
Şeref duyarım bende böyle bir nam-şerif’e.
İşte böyle Kayıp Gül’üm!
Tükendi artık kelam bende
Yalnız sensin günahkar düşüncemde
Razıyım, ben o gül kokuna hem bedenen hem de manen
Sende bundan sonra benimleysen ,herşeye rağmen
Haydi ne olur lütfen
Söyle….
19 Ekim 2013*BURSA….Saat:22.00
Akıcı ve güzel bir anlatımdı serbest nazım dizelerinizi kutluyorum.Yunus diyarından selamlar.