Gözlerimde çöl kumu olsana ...
Zamana bırakmak yerine,
elimin tersiyle itip, çekiyorum kendimi zaman’dan ... Dilimde Besmele’m , Cenneti gördüm gözlerinin pusunda, yüreğimin kepenklerini araladım, korkma, gir diye ... Rüzgar’sız bir fırtına, akrep’siz bir yelkovan, ağlamaktan sesi kısık bir bebek gibi, bende ki bu sensizlik ... Çıkmaz sokağın gözyaşları, o sokaklar ki hangi kaldırım taşında hüzüne, tanık, hangi aşk’ın gölgesine karanlık, hangi iki yüreğe doğdu, sonu ayrılık ... Hadi gel desem, gelmezsin biliyorum, söylesene sevgili, nasıl bir çiçek bırakayım sana? Nasıl bir ipek yolu ? Ahh Samanyolu’m ... Ahh içimin çıkmazlığına açılan sevda yolum ... Ahh sevgilim ... Gözlerimde çöl kumu olsana ... Ne zaman biri adres sorsa, ben ilk, silahıma davranıyorum, sensizlikten kekemeyim ... Her ayrılıkta imlası bozulan çocuk gibiyim, ve ne zaman ömrümde kaza olsa, adı AŞK oluyor... Seni bekliyorum artık ... O ütopyam’da ... Yumuyorum gözkapaklarımı , seni düşlüyorum, seni düşünüyorum ... Her mısrada, esirgeyensin, bağışlayansın, gelmiyorsun ... Anlıyorum ... Telaşlı bir akrebi selamlayıp, zamana bırakıyorum, sende ki beni Biad ediyorum, bende bıraktığın yokluğuna ... |