UYAN MÜSLÜMAN UYAN
UYAN MÜSLÜMAN UYAN!
Birleşip de güçlü olmak var iken, Biziz pare pare, boynunu büken. Saldırdı, İslâm’a gözünü diken; Yok mu feryadımı duyan Müslüman? Uyan artık uyan, uyan Müslüman! Osmanlı korkusu yaşarken dünya, O şanlı geçmişi farzettik rüya. Daldık gittik bu asırlık uykuya; Kendini zavallı sayan Müslüman, Uyan artık uyan, uyan Müslüman! Yıllardır kaşınır “sünnî- alevî” Bu alevle yanar gönlümün evi. Çökertmek isterler koskoca devi; Münafık sözüne uyan Müslüman, Uyan artık uyan, uyan Müslüman! Sağcı, solcu, Türk, Kürt dendi, yetmedi. Başımızdan kara duman gitmedi, Düşmanın İslâm’a kini bitmedi. Her şey göz önünde, âyan Müslüman, Uyan artık uyan, uyan Müslüman! Yalnız bizde değil, bütün dünyada Mahkûm olduk gözyaşına, feryada. Heyhat! İslâm’ınken en güçlü sada; Kaldı mı bizleri sayan Müslüman? Uyan artık uyan, uyan Müslüman! Keder ile kalkar olduk her sabah. Ne zaman gelecek bu sulh-u salâh. Ölen Allah diyor, öldüren Allah! Kendi kardeşine kıyan Müslüman, Uyan artık uyan, uyan Müslüman! Ne kadar müminsen o kadar güçlü, Birlik olur isen ne yapar haçlı?! Bizler masumuz da düşman mı suçlu? Hallerimiz akla ziyan Müslüman, Uyan artık uyan, uyan Müslüman! “İki günü eşit olan ziyanda” Derken hadis, soran da yok, duyan da. “Çalış!” diye buyrulurken Kur’an’da; Habire yerinde sayan Müslüman, Uyan artık uyan, uyan Müslüman! Ahval böyle iken uzanıp yatma, Önce gayret, sonra dua; unutma! Mazlumlar ağlarken zalimi tutma; Gitmesin şerefin, hâyân Müslüman. Uyan artık uyan, uyan Müslüman! Fikret’im gözümden yaş eksik değil, Bahar ortasında kış eksik değil, Üstümüze yağan taş eksik değil; İstemez başka da beyan Müslüman, Uyan artık uyan, uyan Müslüman! Fikret GÖRGÜN |
MEÇHUL ASKER- CENAB OZANKAN
“Çakıl Tepe’ye
Bir “hey!”lik ötedeydik...
Mermiler geçiyordu
Burnumuzun dibinden vızır vızır.
Bir alaydık hücuma hazır...
Belaydı düşman topçuları başımıza bela.
Lakin bir de bizi sorsana:
Bir anda fışkırdık yerden,
Olanca hıncımızla.
Düştük ardlarına
Kanlı vücutlarımızla.
Yağıyorduk üzerlerine,
Her birimiz birer gülle,
Uçuyorduk düşmana kuş hafifliğiyle...
Tükendi mermilerimiz
Ölümü yanımızda bulduk
Dipçiklerle boğuştuk.
Helalleştik.
Öldük,
Karakayalar’da abideleştik...”