Nokta koymaya cüret dahi edemediğim tek cümlemsin sen ...
Merhaba gündüz yüzlüm ...
Yine ben ... Yine gecelerden bir gece, dilimin ucunda hep aynı hece, yine kalabalıklarda’ki en yalnız ben ... Sen şimdi denize bakıyorsundur, dalmıştır gözlerin dalgalara ... Renklerimi kaybedeli, gökkuşağı çıkmaz oldu göz ucumda ... Sakın ha .! Bana benzemeyesin gündüz yüzlüm ... Kalbim mi ? Bildiğin gibi işte ... Kısa hasta ziyaretine gelen ziyaretciler misali ... Kimi varlığını kıskanmakta, kimi yokluğunda var edip, kendimi kandırmalarımdan sıkılmakta ... Sorsan herkes geçer diyor ... Geçer; geçmesine de ... Kimse de çıkıp sormuyor, ben istiyormuyum seni unutmayı diye ... Bazen kendim bile inanamıyorum kendime ... Çok saçma gelmiyor değil ... Yokluğunda seni var etmeye çalışmayı kendime dönem ödevi bilmem ... Sormuyorlar ki , hangi kabuk kanayan yaramı kapatacak ... Seni kendime dert ettiğimi konuşuyor herkes... Sen inan derdim değilsin ki, köşe bucak çare arayayım ... Hem dert dediğin öyle isteyerek mi çekilir sevgili ? Neyse ..... Şizofren demelerine de aldırmıyorum artık ... Gittiğin her güne istinaden, biraz daha terk ediyorum önce kendimi, sonra Kenti’mi ... Bir sokak boyu ağlayışlarımı saklayarak ... Sen kirpiklerimin ucunda nöbet tutan, Sen burnumu sızlatan anne özlemine eşdeğer’sin , Sen günümüm iple çekip kavuşturduğu en tatlı, en gözüme gündüz gösterlen Gecem... Nokta koymaya cüret dahi edemediğim tek cümlemsin sen ... |