EY ŞEYDA-İ DİLBERİMNe var ne yok içimde kıyamete sakladım Ey gülüm gülistanın bulamadım seni ben Ey şeyda-i dilberim derde ne dertler ekledim Derde deva dediler alamadım seni ben Çeşmi nergiz gözlerin bin bir mana anlatır İçimde ki deryalar inim inim inletir Terek olur bazen de hicran name söyletir Hangi fasıldasın ki çalamadım seni ben Şehla güzelliğine değmesin aman nazar Yüreğim nasır olmuş üstünde paşa gezer Çiğ düşünce dağlara şebnem-i gamı ezer Rüzgara bırakıpta salamadım seni ben Gecenin buğusunda sarıldım kör fenere Seni fethetmek için çıktım uzun sefere Yaradan emri ile yazılmışsın deftere Aklımın zerresinden silemedim seni ben Gecenin mehtabında gözlerine sürgünüm Kanatlarımı kıran fırtınaya dargının Tutun Allah aşkına kollarımdan yorgunum Gönül gözün kör oldu çelemedim seni ben Gönül uçar kafesten giderse tutamassın Geceler katran olur üstüne yatamassın Güneş olsan sevdama takılır batamassın Allah’ın bir lütfusun bilemedim seni ben Harun yıldırım Şebnem (havada buhar durumundayken gecenin serinliğiyle yerde ya da bitkilerin üzerinde toplanan su damlacıkları, çiğ) Şehla ( koyu mavi göz ) Şeydai ) tutkun aşık aşk çılgını ) terek ( yırtılır ) çeşmi nergiz ( nergiz gözlü ) |
Biz çıraklık yıllarındayken bir komşumuz vardı tamirci, arabanın motorunu yaptıktan çıkar yola bir tecrübe ederdi...
Dükana döndüğünde; başka bir esnaf arkadaşı tamirciye sorar; ne oldu usta arabanın motoru iyi mi?...
Ustanın cevabı; zenıt gibi...
Şiir mi? teklemedi...Ustanın cevabı gibi....
Selamlar, saygılarımla...