Bir ayrılığa önsözŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Ya da bir kavuşmaya..
Sessizliğe akıyor gözlerin Gökkuşağının efsunlu kızı mısın? Kimseler tanımıyor seni Toprağa kök salmış gelincikler Bir de ben hariç Gökyüzünün yakut yıldızı mısın? Deli fırtınalar misali Geçtiğin yerleri dalgalandırıyorsun Ne varsa atıyorsun sahile Her yer çöplük Her yer ölü kalabalık Aldırma senin suçun değil Mazot kokulu şu bataklık Hazin bulutlar gibi Gelip geçiyorsun sabahın ayazından Gecenin karanlığından.. Ne zaman dokunsa bir el yüreğine Küçük bir çocuk gibi titriyorsun Üzülme Ağlama sen Gün doğarken kıvrılacağım gönlüne Nerede bereketli bir tarla görsen Kelebekler kadar hürsün Özgürlüğe kanat takmış düşlerin Annenin kokusunu anımsatıyor sarı başaklar Ah O şen şakrak gülüşlerin gölgesinde uzandığın yıllar Ne oldu da birden duruldun Bulutların arkasında kalan güneş kadar kederlisin Yine aklına mı takıldı eskiler? Bilmiyorsun Eski bardaklar artık cam bile değil Pet şişe oldu Bakkal Ahmet’in kese kağıdını Naylon poşete çevirdiler İlk aşkını hatırlıyor musun? Bakma öyle deli deli Biliyorum utana sıkıla güldüğünü Utanacak ne var Herkesin mutlaka vardır unutamadığı Belleğinin köşesinde cevher gibi sakladığı Haklısın kalmadı artık eski aşklar Şimdi yapay sevdalar moda Önce bir tane kurban bulacaksın Gerisi kolay Bugün seviyormuş gibi yapıp Yarın hatırlamayacaksın Sen benim ödülümsün Papatya çayı gibi Ne zaman içsem iyi geliyorsun Sanki kiraz dalında bir çift küpe Gül dalında bülbülümsün Gitme kal Yürür ardından içimdeki çocuklar Ardından ağlar sırça gözlü serçeler Korkarım boğazıma sarılmış zebanilerden Daralan nefes borumsun Îzin ver az daha soluklanayım.. |