KırkikiŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Öyle işte...
Artık her aynaya bakışımda Yeni bir ben görüyorum Farklı farklı suretlere takılıyor gözüm Tek açıklaması var bunun Ya aynalar yalancı Ya da yüzüm... Hatırlamıyorum bile Tırmanıp bir kayanın tepesine En son ne zaman güneşi selamlamıştım Geçen yüzyıldı sanırım Penceremden yıldızlara el sallamıştım Şöyle ağız dolusu kahkahayla gülmeyeli bin yıl olmuştur Dudağı yoran tebessümler geride kaldı Şimdilerde sebepsiz yere gülümsemek Yosun solucan harcı... Üç-beş voltalarının da tadı kalmadı Uyku desen zehir Yatmaya da korkuyorum Sanki uyursam bir daha uyanamayacağım Sanki gecenin bir yarısı bütün müştemilatıyla Üzerime devrilecek şu koca şehir... Öyle geçim sıkıntısı memleket hasreti Aşk yarası filan da değil Bende bilmiyorum bu beynimi kemiren Bu imanı yok Bu Allah’ın cezası sancının sebebi nedir... Eskiden darlandıkça kaleme sarılırdım İyi kötü üç beş kelam Olmadı iki satır şiir Artık o da içimden gelmiyor Harfleri bile unuttum Kelimeler sersefil... Git gide yaşlandığımı hissediyorum Düz yol yokuş Yokuşlar hepten işkence Kırküç’e selam durmuşum Gençliğin uzatmalarını oynuyorum Acemice... Şimdi her aynaya bakışımda İrkiliyorum Emanet gibi duruyor yüzüm ellerim Bu gidişle galiba Aynalara küseceğim... |