Okuduğunuz şiir 30.9.2013 tarihinde günün şiiri olarak seçilmiştir.
musti
Şehri süpürüyorlar anne!!!
umutlarımız savrulmakta çocuk ellerimizle sarıldığımız ince belli ağaçlarım’da yok artık çiçek bahçeli , dar sokaklar naftalin kokulu evler yıldızlarımızda tek tek kayıyor anne!
içimizi delen soğuk kışlar kardanadam yaptığımız boş arsalar top koşturduğumuz tenha sokaklar seksek oynadığımız yollarımız çocuk bakışlarımızı süpürüyorlar,
koca adamlar!
Balkonlarda iplere dizili çamaşırlar bembeyaz umutlarıyla sergilenmiyor arka mahalle sohbetlerimiz salınarak havalandırdığımız uçurtmalarımız geceden kalma heveslerimiz yok/lar
Ayşe teyzenin,bahçe duvarı bakkal Mehmet amcanın bağırtıları pazarcı abinin ne alırsan 1 kuruş, kulaklarımda çınlayan sesi su satan çocuğun ümitli bakışları yok anneee!
bir avuç ekmek kırıntısı kaldı avuçlarımızdan kayan umut doluydu salıncaklarımız toprak kokardı havamız yalın ayak gezdiğimiz çimenler yok yoklar
Anne betonlaşıyoruz! Metropol denen illete yenik düşüyoruz! Anne !
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Şehri süpürüyorlar anne!!! şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Şehri süpürüyorlar anne!!! şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Giderek betonlaşan şehirler, ruh sağlığı bozulan insanlar,var gücümüzle yok ettiğimiz doğa...Doğa ile savaş halindeyiz kazanırsak maalesef kaybedeceğiz...Tebrikler güne düşen şiirinize...
bir avuç ekmek kırıntıları kaldı elimizden kayan..şehri süpürüyorlar...Anneeee.. off ya çok doğru gökdelenler yükseldikçe içimizden eksildi gök yüzüne bakan yüzümüz..yenik düştük zamana.. çok üzeldi.çok..tebrikler.
Ne yazık ki :( Anne senin o çok sevdiğin dut ağacını da kestiler ve sen sanki ikinci kere öldün :( tebrik ediyorum duygularınıza sağlık başarılarınız daim olsun selam dua ile.
Nasıl da haklı şair... kalktım erkenden bu sabah, şehri setrettim öyle amaçsızca... Soluk sokak lambalarının gölgelerinde, yıldızsız gecenin sevimsizliğinde, zamanın acımasız maratonunda, şiiri, şairi düşündüm... Haklıydı... Mütemadiyen silip süpürülüyordu her şeyimiz... Dünümüz,bu günümüz, yarınımız... Kimimizin bir anası var dert yanacağı... Kimimiz mazlumluklarda... Kimimizin yüreği yanık, kimimiz yetimliklerde... Ve, şairin, mahzun sesi kulaklarımızda...
Bizi süpürüyorlar anne... İnce belli ağaçlarımızı, çiçek kokan bahçelerimizi, daracık, ışıksız, kaldırımsız ama gülümseyen sokaklarımızı, naftalin kokan sıcacık evlerimizi, umutlarımızı süpürüyorlar anne.
Mevsimlerimizi süpürüyorlar... Çocuk bakışlarımızı anne...
Hüzün doluyor okudukça şiiri insanın içine... Geçmişinizi, yaşadığınız güzel çocuk anlarınız canlanıyor hayalinizde... Ne çok şey kaybettiğinizi işte o zaman daha iyi anlıyorsunuz... Şiir de, katmerli hüznünüz oluyor...
Ap ak, umutları simgeleyen çamaşırlarımız balkonlarda yok... Mahalle sohbetleri, Mart ayının şeytan uçurtmaları da... Hepsi, hepsi hatıralarda gömülü kaldı... Bu günkü neslin, böyle hatıraları da olamayacak anne...
Bu noktada, bırakalım da, sözü şair bağlasın... En güzeli, en duygusalı ile kelimelerin...
''Ayşe teyzenin,bahçe duvarı bakkal Mehmet amcanın bağırtıları pazarcı abinin ne alırsan 1 kuruş, kulaklarımda çınlayan sesi su satan çocuğun ümitli bakışları yok anneee!''
Koca koca adamlar, süpürdüler işte anne...
Çok güzel bir şiir olmuş. Ortak kaybedişler dile getirilmiş... Çok şey bulduk kendimizden içinde... Çok şey...
Nekadar duyarlı bir yürek Nerede o sadeliği yaşadığımız şimdiki adıyla organik yaşam Benimle aynı görüşte olduğunuza sevindim dost kalem altmışlı yılların Kartalı şiirimi okursan ne demek istediğimi anlarsın
kartalı şiirimi okursan
kartalı şiirimi okursan ne demek istediğimi anlarsın sevgili se
Sadece şehri süpürmüyorlar, kültürü, maziyi, komşıluğu, kısaca insanlığı da süpürüyorlar. Beton duvarlarla örülmüş , adea robotların yaşadığı bir şehre taşınıyoruz.
Maalesef ne eski insanlar ne de eski şehirler yok artık,bazılarımız ekmek parası için yaşamak zorunda metropollerde,bazıları da para burada diyerek zenginliklerine zenginlik katmak için kırsalları betonlaştırma çabasında,ahhh köylerimiz ahhhh,yaşanası yerler,ama buralarda da karın doyurmak zor.
yaşanılan kentilerin o şirin panoramasında, bir o kadar hümanist insanlarımız vardı.. ve o insanların sımsıcak hayatları.. yeninin getirdiği hayal kırıklığını çok güzel resmetmişsiniz.. yüreğinize sağlık saygıyla