T R E N
Her gün bir tren geçerdi,
Az ötemden, Ellsallarlardı güler yüzlü insanlar. Günler geçti, Niçin geçti anlıyamadım. Bir gün bir kadın idi trenden, Elinde valizi, Bakındı sağa sola, Sonra yürüdü, Durdu arkasına baktı. Çölde yolunu kaybetmiş gibi, Şaşkındı. Yaklaştım sordum. Nereye? Önüne baktı, Yürüdü. Meçhuldü gittiği yer. Burdan öte yol yoktu. Döndü. Bana yaklaştı sordu, Burdan öte yol varmı? Yok dedim. Başını kaldırdı gözleri dolmuştu Neden dedim? Sorma dedi. Tren dönermi dedi? Bibilmiyorum. Yürüdü. Bir ağacın altına oturup. Başını kenetlenmiş kollarının üstüne koydu. Ağlıyordu. Sordum. Ses çıkmadı. Oturdum yanına. Bende sustum. Başını kaldırdı, Sordu, Tren dönermi dedi? Dönmez dedim. Elimi tutu. Öylece kaldı. Bıraktı elimi, ayağa kalkıtı. Geldiği yöne. Yürüdü. Büyük bir hüzün vardı, Yüz ifadelerinde. Döndü beni anneme götür dedi. Nerede dedim? Bilmiyorum dedi. Yüzüme baktı ağlıyordu. Valizini açtı bir şişe su, Bir iki yudum içti. Bana baktı. Burası neresi dedi? Bİlmiyorum dedim. Bende o trenden inmiştim. Niçin inmiştim? İki mizde meçhuldük. Gök yüzü kızıllaştı, Başımı kaldırdım, Kuşlar uçuyordu, Gün battı. Kocaman bir ateş yaktım. Treni kaçırmıştık… Umutlarımızda, yok oldu Niçin binmiştik ki, O’ trene? Bende anlatamadım oda. Anlatamadı, şafağın köründe. Körü, körüne bir gidişti. Nereye gidiyoruz. Sonumuz ne olacaktı bilmiyorduk. Tren dönmedi. Bizde beklemedik zaten… Oktay Çöteli 28.9.2013 |