S A L A C A K /// Y A N G I N I…O’nunla ölümlerin adamlığını paylaşırdık Askerlik arkadaşıydık Salacak’ta sanki intiharlarla oynaşırdık Tüm sevgilerden ve sevgililerden uzaktaydık Salacak akşamlarında sıla kokularına bulanırdık… *** Aynı şarkılarla ölürdük Salacak’ta ikimiz Yere bir çilingir sofrası sermişiz Güzel marmara şarabı içmekteyiz. Tek sırdaşımız olurdu gecemiz Hiç eksik olmazdı ve bir de, Tabaklarımız da mehtap yansımalı mezemiz… *** Kaçamak yaparlardı gökyüzünden habersiz güya Yıldızlarda üşüşürlerdi ara sıra Başıboş sallanan servi dalları arasından sıza sıza Müthiş bir görüntü tadı uzatırlardı Ta yıldızlar dünyasından gelip çilingir soframıza Tepemizden ise ay ışıkları yağardı Ortak gurbet olurdu acılarımıza … *** Salacak sırtlarıydı baş cehennemimiz Öylesi geceler de biz Ne ölüyüz, ne diriyiz Ama daha çok da ölü gibiyiz ! Sadece Salacağ’a konuşlanan Sevenlerinden uzak iki benzer kişilik kardeşiyiz... *** Bu yüzden benzer şarkılar da ölüyorduk O Antalya’dan savrulmuştu Salacağ’a Benim ise Adana’dandı başladığım ilk yolculuk İmdadımıza yetişirdi transistörlü radyomuz Uyardı içsel hikayelerimize radyonun nağmeleri çokluk Şaraplarımızı fon dip ede ede kahrolurduk !... *** Belki Salacak Salacak olalı Bizim gibi iki yürüyen ölüye hiç sahip olmamıştı Gözle görülmeyen, elle tutulmayan Sessiz hıçkırıklarımızın sağanak yankıları Sürekli Salacak mezarın da olta atardı… *** Transistörlü radyomuzun nağmeli feryatları Yüreğimize su yerine sanki ateş taşırdı Şarkı ilkçe “ufacık tefecikti” diye başlamıştı Devam ederken şarkının harlı yangını “Yemyeşil, yemyeşil gözleri vardı” diye de Asker arkadaşımın yüreğine kurşunlar fırlatırdı !... *** Katilimiz birden çoktu bizlerin o zaman Sinsi sinsi ve tüte tüte sokulurlardı anılar içki soframıza Peşine takılırdı ayrılık duyguları arkasından Nasıl dayanılır ki gurbetin kahrına o zaman Hele bizler gibi olursa sevdiklerinden ayrılan Ve gurbet kıskacın da kıs kıs kıvranan !... *** Özlem mesafeleri binlerce kez katlanırdı En kısa mesafeler uzadıkça uzardı Çanlar o zaman sevdiklerinden ayrılanlar için çalardı Sıladan çakılan en küçük bir kıvılcım Gurbette içimizi alevlere boğardı ! İntihar yerimiz ise baştan beridir yine Salacak’tı... *** ”Yeşil yeşil bakar” derdi arkadaşım bana Söz ederken sevdiğinden yana Felaketi olurdu arkadaşımın o söz bir an da Şarkıcı tam şarkının “yeşil” dokusunu savurunca Yeşil yeşil yerleşirdi sanki o şarkı Asker arkadaşımın şah damarına !… *** Karanlık olarak dökülürdü o zamanlar hep Salacak gündüzlerin de bile ruhumuza tüm açık renkler İnsanın peşine bırakmayınca derin özlemler Haliyle asker arkadaşımın da benim de Sevdadan yana dertleri gün geçtikçe biriktiler Neyse ki vuslata uzanan diğer günler, Bizlerin “dertleri zevk edinme” başarısıyla geçtiler Yoksa yetişir miydi ki hiç vuslata dek ömürler !?... X ======================== ======================== +İSMAİL HAKKI GÜRCANOK+ ======================== == İST. / S A L A C A K == |
Geçmiştekileri elinde bir bardak çayla
şöyle bir geçmişe baktım
Ve içine bir parçada dostlardan kattım
Oturdum ve yazdım diyen bu kalemi yürekten kutlarım