R E MKırık bir kadetral penceresinden bakıyor zangoç eski bir masaldan çıkıyorum uzun bir apokaliptika çığlığıyla soluğuma karışan mor oksitten geceye serpilen yağmur ve ağrısız yazılmayan şiirler örtüyor son tanrının yüzünü Islak elleriyle ölmüş kuşlar alnımda kurutuyor gökyüzünü ben mavi diyorum hayat siyah çiziyor tüm meridyeni orda bağrıyorum en tenha yerinde ömrümün- birinci Temrin izafi diyorum aslında hiçliğime bir sıfat bile bulamadan Rüyasında rüya görmeye başlar. Şimdi beynindeki kırılmaları dinleyelim Elini ver bana dedim kaderine bakacağım aynada lif bütün düşler koptu inceldiği yerden gece de küf sarı benizli şiirler geçti sıra sıra-tam acımın merkezinde hep oradaydım yanmış haritların, yanlış adreslerin, derin köklerin gurbeti cesetime biat eden igunalar kutsadı göz çukurlarımı Ziftle reçineye boyanmış şiirler gönderiyorum sana al giyin ağlasın Roseyin klawiyesi yağmur mutlaktır bir martıdan öğrendiğim ağlamaya kurulmuş kıvırcık saçlı bulutlarda bilir bunu yaşama ad verme zamanı ölme diyedir bölünmüşlüğüm hiç bir peygamber kapımı çalmadı bu yüzden Örümceğin beşinci bacağına yasladık başımızı , ikimizde sesizdik toprak yedik ağladık güldük sonra seviştik ayın altında- ikinci Temrin biraz dağ topladık biraz rüzgar ısız şarkılardan parçlandık bölündük dağıldık toplandık kağıttan mağaralar yaptık kendimize yandık ıslandık üşüdük sonra saklandık bir kitabın son sayfasına Örümceğin dokuzuncu bacağına tabidir bizim hikayemiz... cc_ |
öyle çok kendinize has kaleminiz...
içten tebriklerim ve saygımla şairim...