5
Yorum
6
Beğeni
5,0
Puan
6144
Okunma
geceyi saran gri siyahı bir efkar
kimbilir kaçıncı düş kesiği yaranın hatırası
uzak bir mevsimden
sonu eylül solgunu
bir kızıl sarı’yla biten
darmadağınık
kuruyan yapraklar
savruluşlar
ve rüzgar
nice zamandır bıraktım seni
meçhul yağmurların kaldırımlara
yalnızlık düşüren kokularında
hep aynı kaderi paylaştığımız
kuruyan dalların hikayesi
bahar da çiçeklenmek olmalıydı aslında
oysa ki ;
her yaprakta
bir yanı savrulan yanlarımıza
zaman’da kaybolan
kuru yaprakları anlatır durur
hep ölüm yanımız
kaybedersin tüm sevdiklerini
sonra neden kalır avuçlarında
yaşanmış onca güzel anlar
hep özlemler hep efkar
hasret
ağacı kuruyan dallar
dalları kuruyan yapraklar
öksüz kalmış işte
buraları da bizim gibi
bu şehir de eylül
her yağmur k/anar gökyüzü
kan oturur yağmurun efkarına
gözlerin hasret yüzleri
kime anlatsa kime yansa derdini
bu şehir
kendine bile yabancı
kendinden de yalnız
dertli kaldırımlarda gece sancıları
kanayan bunca yara
ah o güzelim çiçeklerimiz
kaldırımlarda vurulan yanlarımız
hepimiz yaralı kuşlara misal
sonbahar vurgunlarıyız
bomboş avuçlarında
yaşanmış bir mevsim
gülümseyişlerden kalmış ölgün gri anlar
eski bir bahardan sevgiler
illa ki yaşanamamış efkar sevdalar
hep yarım kalmış
hep bir yerlere takılmış düşmüş düşler
ayrılıklar ve hasret
bin kez gelebilseydim dünyaya
yine de severdim dediğin insana yıldızlar kadar uzak
bir yabancı gezegende
başka yabancılarla avunurken
günden güne
bir mum gibi eridiğini bilmek umutların
geceyi saran efkar
kimbilir kaçıncı düş kesiği yara
hatırası uzak bir mevsim
sonu eylül solgunu bir kızıl sarı
oysa aynı kaderi paylaştığımız
kuruyan dalların hikayesi
bahar da çiçeklenmek olmalı mutlaka
öyleyse hey dost !
ellerimizde ve yüreklerimizde
ve caddeler
ve sokaklar
ve kaldırımlarda
yeniden köklenip yeşermeli
bu efkar gecelerinin umut çiçekleri ..
Mert YİĞİTCAN
22 . 09 .2013
istanbul
5.0
100% (5)