MASALDAN DÜŞEN HİKAYEGeceleyin sokaklardan sallanırdı Işık saçan lambalar Bir eflatun hazanın sabahına varmadan kesilirdi biletler. Varamayan yolcu trenlerinin hepsi greve gitmiş Arpacık kumrusunun reyonunda… Herkeste olağanüstü bekleme halleri… Bir fasılaya bin nöbet tutturan bir amirmiş öfkeli Kaale almamış kimse öfkelenmiş amiri Kıpırdamamış son deminde açılırken son perde Mor bir hüzün bulutu arşınlıyormuş göğün yüzünü Nöbettekiler kalmış ayazda Bizim gecede kremini sürüyormuş, gençliğin çarkında Zamanın kontratı dolmuş çok fazla kullanmaktan gidişi Lakin kaybetmiş fildişi yüzüğünü Arıyormuş yolda çoktan açılmış olan düğümü Sevda dolu gemiler yolculuğa çıkmak için personeli bekler Yolcular ağlar gemi demir alamaz kederinden Karadaki gemileri sürükler meteorlar başka noktaya Zümrüdü anka yetişir imdada Tutar geminin güvertesinden indirir, iskele alabanda. Doluşurlar yeryüzünün sakin kıyısına. Şiir yol alır sakin sulara… Bir keman konçertosunda takılı kalır piyanonun aklı Resital muhteşemdir, âşıktır piyano Çalar kafasına göre tutkunun tınısında Alkıştan duvar yıkılınca sığamaz seyirci salona Taşar dışarı, savrulur yollara… Kadife ceketli bir adam yürür başında bir şapka Alegorik hikâyede bir tasa… Adam detektif desen değil, heybetli desen hiç değil! Yürür öylece, büyümeden hadise Alır bir nargile bakacak tam keyfine Cezalıdır marpuç çıkar elden tehlike. Masaldan düşer böylece hikaye. maide özgüç |