GECEDENAy ışığının gölgesine yaslanmış Bir buğulu bakıştı gözlerin. Yıldızlardan aşırılmış bir güzellikti saçların. Derin alevlerin kuytusuydu Ten rengine dayalı… Kendi rüyasına bakardı gözler hülyalı… Sırça bir sicimin dalından savrulup Dağılırdı evrene, adam akıllı… Ayakların yerden kesilen yanına Sarılırdı hüzünler biraz kaygılı Aldırmazdı düşten bozma yarınları illüzyonla dağıtıp, Tuz ile buz etmeye… Gök kubbenin altından Altın rengi gürzler sallanırdı geceye… En güçlü gladyatör alamazdı Zamana nakşedilmiş altından gülleyi… Sallanan ışıklar yarışırdı geçerken gök kubbeden içeri... Atlayan karanlığın aklında bir tadımlık yalnızlık… Dalar gök kubbeden izinsiz içeri! O ne atlayış ah! Ne sıçrayış yerinden? Ah! O nasıl hikâye derinden? Yalnızlık düşer oracıkta tuzağa, Bağlanır başı kalabalıkla Bir avuntu ayaklarına dolanır. Sevdalar atlar masala, oturdukları yerden Sıkıntıdan patlayıp duran baş kapar hemen Bir adımlık yaşantıdan ne dramlar saçılır ansız Sevda yönelince bir başa melodidir, yükselir makamsız… Ah ne yangınlar çıkar alevsiz! Ne sularda boğulur yürekler, can yeleksiz. Yükselen değerden alçalırda çıkar mı bir densiz? Yoksa keyfe keder midir başa gelen emsalsiz? Kaç eşkıyadır bu böyle şöhretsiz? Şimdi göğün salıncağında sallanılan yerdeyim. Yer serindir sallanırken gök, derin… Bir şiirdir okunur, endam eder yer kürede Şöhret olur insanlar bir gecede… Sona gelir döner hikaye bilmeceye… Hoşça kal yayılır kalemden cümleye… Maide özgüç 21 Ağustos 2013 |
Ne sularda boğulur yürekler, can yeleksiz.
Nefis dizelerdi..
Çok beğendim..
Yürekten süzülen anlamlı dizelerdi.