ışıksızım...
yüz üstü bırakırken bu şehir beni sabahın acı rüzgarı esiyor gözlerimde mıh gibi çakıldı kaldı gölgen güneşimin üzerine dönsem dönemiyorum topuklarıma vurdukça zaman yeryüzü kayıyor ayaklarımın altından ay parçası ağlıyor göğsümde gitsem gidemiyorum sanırsam düşüyorum uçurum kenarından sadece gidişini izliyorum dudağıma teğet geçen öpüşünden… hadi anlat bana sevgili nerden başlamıştık biz ayrılığa milat saydığımız sokaklarda yürürken yanyana anlat bana sisli bir kış günümü idi seni ellerimin arasından uçuran rüzgar yoksa bir ağustos kavruğunda mı unutmuştuk kumdan kalelerimizi hayallerimizi esti ve savrulduk hadi anlat galiba biz hiç iki damla olamadık aynı yağmurda… ey dudağımdaki masalı okumadan giden sevgili çiğ düşmüş aşkın taze açılmış yaprağına kuş konmuş dilimin ucuna kanat çırpmakta illegal sevişler ertesi yasa dışı pankartlar açılıyor dilimin hasret kıyılarına vurdukça dalgalar çıldırıyor kayalar ellerimde hala alnının teri sildiğim o günden beri susturdum lehçelerime sinmiş dev cüsseli karanlıkları rüyalarımın tabiri gözlerinin rengi koynumun kuytularında saklı ruhunun ruhuma emaneti… hadi anlat yol arkadaşım en asi en deli yanım kendime kazdığım en derin kuyum anlat bana yağmadan yağmurlar kapımıza dayanmadan kara kışlar göç etmeden bu şehirden kuşlar hadi anlat suskunluğunda hangi harften başlanır seni yeniden yazmaya… (( elçin )) |